Cevap:
Bir çocuk akıl ve baliğ olunca, yani iyiyi fenadan ayıracak ve evlenecek yaşa gelince, hemen imanın altı şartını öğrenmesi, sonra (Ahkâmı islâmiyye)yi, yani farzları, helal ve haram olan şeyleri öğrenmesi ve bunlara uyması, buna farz olur. Bir kız dokuz yaşına, bir oğlan oniki yaşına gelince (Akıl ve baliğ) olur. Bunları, anasına, babasına, akrabasına, ahbabına sorup öğrenmesi farz olur. Müslüman olan bir kâfirin de, hemen bir din adamına, müftüye gidip, bunları öğrenmesi, bunların da öğretmeleri veya hakiki bir din kitabı hediye edip buradan okuyup öğrenmesini tembih etmeleri farz olur. Aferin, aferin deyip, öğretmezlerse veya kitap vermezlerse, farzı yapmamış olurlar. Farzı yapmayan, Cehennemde yanacaktır. Din adamını ve kitabı arayıp da, buluncaya kadar öğrenmemesi özür olur.
Okuduğumuz doğru İslâm bilgilerini gençlere duyurmak için ve herkesin dünyada rahata, huzura ve ahirette sonsuz nimetlere kavuşmalarına hizmet etmek için, Ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarından seçme, kıymetli yazıları neşir eylemeğe inşâallah devam edeceğiz.
Muradlara nail olmak için, (Salâten tüncînâ) okumalıdır: (Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl-i seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min cemî'il ehvâl-i vel-âfât ve takdî lenâ bihâ cemî'al hâcât ve tütahhirünâ bihâ min cemî'isseyyiât ve terfe'unâ bihâ a'ledderecât ve tübelligunâ bihâ aksalgâyât min cemî'il hayrât-i fil hayâti ve ba'del-memât).
Her türlü sıkıntıdan ve tehlikeden korunmak ve şeytanların ve düşmanların zarar ve hücumlarından kurtulmak için, (İstigfâr) okumanın çok faydalı olduğu hadîs-i şeriflerde bildirilmiştir. (İslâm Ahlâkı s. 362)
***
Sual: Müctehid olan âlimler, dinimizin bildirdiği hükümleri, hangi kaynaklardan ve nasıl çıkarmışlardır?
Cevap:
Okuduğumuz doğru İslâm bilgilerini gençlere duyurmak için ve herkesin dünyada rahata, huzura ve ahirette sonsuz nimetlere kavuşmalarına hizmet etmek için, Ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarından seçme, kıymetli yazıları neşir eylemeğe inşâallah devam edeceğiz.
Muradlara nail olmak için, (Salâten tüncînâ) okumalıdır: (Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl-i seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min cemî'il ehvâl-i vel-âfât ve takdî lenâ bihâ cemî'al hâcât ve tütahhirünâ bihâ min cemî'isseyyiât ve terfe'unâ bihâ a'ledderecât ve tübelligunâ bihâ aksalgâyât min cemî'il hayrât-i fil hayâti ve ba'del-memât).
Her türlü sıkıntıdan ve tehlikeden korunmak ve şeytanların ve düşmanların zarar ve hücumlarından kurtulmak için, (İstigfâr) okumanın çok faydalı olduğu hadîs-i şeriflerde bildirilmiştir. (İslâm Ahlâkı s. 362)
***
Sual: Müctehid olan âlimler, dinimizin bildirdiği hükümleri, hangi kaynaklardan ve nasıl çıkarmışlardır?
Cevap:
Müctehidler, bir işin nasıl yapılacağını, Kur'ân-ı kerimde açık olarak bulamazlarsa, hadîs-i şeriflere bakarlar. Hadîs-i şeriflerde de açıkça bulamazlarsa, bu iş için, İcmâ var ise, öyle yapılmasını bildirirler.
İcmâ; söz birliği demektir. Yani, bu işi, Eshâb-ı kiramın hepsinin aynı suretle yapması veya söylemesi demektir. Eshâb-ı kiramdan sonra gelen tabiinin de icmâsı delildir, senettir. Daha sonra gelenlerin, hele bu zamandaki insanların, dinde reformcuların, din cahillerinin yaptıkları, söyledikleri şeye, icmâ denmez.
Bir işin nasıl yapılması lazım olduğu, icmâ ile de bilinemezse, müctehidlerin kıyasına göre yapmak lazım olur. İmâm-ı Mâlik hazretleri, bu dört delilden başka, Medine-i münevverenin o zamanki ahalisinin söz birliğine de senet dedi. Bu âdetleri, babalarından, dedelerinden ve nihayet, Resûlullah efendimizden görenek olarak gelmiştir, dedi. Bu senet, kıyastan daha sağlamdır dedi. Fakat diğer üç mezhebin imamları, Medine ahalisinin söz birliğini senet olarak almadı.
***
Sual: Din kitaplarında geçen mülhid, zındık, münafık kimlere denir?
Cevap:
İcmâ; söz birliği demektir. Yani, bu işi, Eshâb-ı kiramın hepsinin aynı suretle yapması veya söylemesi demektir. Eshâb-ı kiramdan sonra gelen tabiinin de icmâsı delildir, senettir. Daha sonra gelenlerin, hele bu zamandaki insanların, dinde reformcuların, din cahillerinin yaptıkları, söyledikleri şeye, icmâ denmez.
Bir işin nasıl yapılması lazım olduğu, icmâ ile de bilinemezse, müctehidlerin kıyasına göre yapmak lazım olur. İmâm-ı Mâlik hazretleri, bu dört delilden başka, Medine-i münevverenin o zamanki ahalisinin söz birliğine de senet dedi. Bu âdetleri, babalarından, dedelerinden ve nihayet, Resûlullah efendimizden görenek olarak gelmiştir, dedi. Bu senet, kıyastan daha sağlamdır dedi. Fakat diğer üç mezhebin imamları, Medine ahalisinin söz birliğini senet olarak almadı.
***
Sual: Din kitaplarında geçen mülhid, zındık, münafık kimlere denir?
Cevap:
Manaları açık olarak bildirilmiş olan, inanılacak şeylerde, Kur'ân-ı kerime ve hadîs-i şeriflere yalnız kendi akıl ve görüşleri ile mana vererek, imanı bozulan, kâfir olan kimseye Mülhid denir. Mülhid kendini samimi Müslüman ve Muhammed aleyhisselâmın ümmeti bilir. Münafık ise Müslüman görünür. Fakat başka dindendir. Zındık ise, dinsizdir. Hiçbir dine inanmaz. Müslümanları dinsiz, ateist yapmak için, Müslüman görünür. Dinde reform yapmak, İslâmiyeti değiştirerek, bozarak yok etmek çabasındadır, İslâm düşmanıdır. Çok zararlıdır.
***
Sual: Bir Müslümanın, kendi mezhebini daha üstün bilmesinde mahzur var mıdır?
Cevap:
***
Sual: Bir Müslümanın, kendi mezhebini daha üstün bilmesinde mahzur var mıdır?
Cevap:
Bir Müslüman, dört mezhepten dilediğine uyar. Fakat, bir işi bir mezhebe göre yaparken, bu mezhebin, bu işin sahih olması için şart ettiği şeylerin hepsini yapması lazımdır. Bu şartlardan birini yapmazsa, bu işi sahih olmaz. Bu işin batıl olacağı söz birliği ile bildirilmiştir. Bir mezhebin daha üstün olduğuna inanması şart değil ise de, herkesin, kendi mezhebinin üstün olduğuna inanması iyi olur.