Cevap: Hak teâlâ, hadîs-i kutside, buyurdu ki: (Kulum bana farz namazda olduğu kadar, hiçbir amel ile yakın olamaz.) Farz namazları kılıp, hiçbir namazı kazaya kalmayanların, nafile namazları da böyle olur. Yine hadîs-i kutside, Allahü teâlâ buyurdu ki: (Kullarım namaz kılmakla gözleri, kulakları, elleri, ayakları ve bütün azaları benim emrimde olmuş olur.) Resûlullah buyurdular ki: (Hak teâlâ Cennet-i a’lâda huriler yaratmıştır. O hurilere, sizler kimler için yaratıldınız, diye sorulduğu zaman, bizler beş vakit namazını cemaat ile kılanlar için yaratıldık derler.)
Bir gün bir âmâ, Efendimize sordu: Ya Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Benim gözlerim görmüyor, elimden tutup camiye götürecek bir kimsem de yoktur. Evimde namazımı kılayım mı? Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” sordular: (Ezan sesini işitiyor musun?) Evet, işitiyorum, dedi.
Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, (Sana evde namazı kılmağa izin veremem) dedi. Yine bir kişi sordu:
Şehrin yılan, akrep ve vahşi hayvanları vardır. Bana bir çare var mıdır? Namazımı evde kılsam? (Ezân-ı Muhammedîyi işitir misin?) buyurdu. Evet, işitirim, dedim. (Şu hâlde, namaza, yani cemaate gitmelisin), cevabını verdi. Böyle olunca, nerede kaldı ki gözlerin, ayakların yerinde, bir korkun yoktur. Şer’i bir manin de yok! Niye evde kılıp cemaate gitmeyesin? Ancak yürüyemeyecek kadar hasta olana ve şiddetli soğuk ve yağmurda izin vardır. (İslâm Ahlâkı s. 408)
***
Sual: Müslümanların çeşitli fırkalara ayrılacağını Peygamber efendimiz biliyor muydu?
Cevap: Resûlullah efendimiz ümmetinin başına gelecekleri bildirirken;
(Beni İsrail yetmişiki millete ayrıldı. Ümmetim de, yetmişüç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan yalnız bir fırka kurtulacak, diğerlerinin hepsi Cehenneme gidecektir) buyurdu. Eshâb-ı kiram;
-O hangisidir ya Resûlallah deyince;
-Benim ve Eshâbımın yolunda olanlardır buyurdu. Bu hadîs-i şerifi, imam-ı Tirmizi hazretleri, Abdullah bin Ömer hazretlerinin haber verdiğini bildiriyor. İmâm-ı Ahmedin ve Ebû Dâvud hazretlerinin naklettiklerine göre de;
(Bunlardan yetmişikisi Cehennemde, geri kalan biri Cennettedir. Bu da, bir cemaattir) buyurdu.
Bu hadîs-i şerifte bildirilen tek kurtuluş fırkasını ve bunların Cennete girmeye sebep olan itikatlarını arayıp bulmak, bunların itikadına uymayan sapık fırkalardan sakınmak lazımdır. Bu suretle Cehennemin ateşinden kurtulmaya çalışmalıdır. Abdülkadir-i Geylânî hazretleri, ikinci hadîste bildirilen Cemaati ve birinci hadîs-i şerifi şöyle açıklamaktadır:
“Müminin Sünnete ve Cemaate tabi olması lazımdır. Sünnet Resûlullahın gösterdiği yoldur. Cemaat de, Hulefâ-i râşidîn denilen dört halife zamanlarındaki Eshâb-ı kiramın sözbirliği yaptığı şeylerdir. Müslümanın, bidat sahiplerinin çoğalmalarına mani olması, onlara yaklaşmaması lazımdır.” Ahmed ibni Hacer-ül-Heytemî hazretleri Savâık-ul-muhrika kitabında;
“Ehl-i sünnet itikadından ayrılanlara Mübtedi denir. Bunlar, birinci asırda ortaya çıkmaya başladılar” demektedir. Feth-ul-cevâd kitabında da diyor ki:
“Mübtedi, Ehl-i sünnetin sözbirliği ile bildirmiş olduğu itikada uymayan kimsedir. Bu sözbirliğini Ebül'Hasen Eş'arî ve Ebû Mansûr Ma'türîdî hazretleri ile bunların yolunda olan alimler bildirdiler.” Şafii âlimlerinden Ahmed Şihâbüddîn Kalyûbî Mısrî, Kenz-ür-râgıbîn haşiyesinde diyor ki:
“Ebül-Hasen Eş'arînin ve Ebû Mansûr Ma'türîdînin bildirdiklerinden ayrılan kimse Sünni değildir. Bu iki imam Resûlullah efendimizin ve Eshâbının yolundadırlar.”
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, bu ümmet yetmişüç millete ayrılacak, bunlardan yalnız birisi Cehennemden kurtulacaktır. Her müminin bu bir fırkayı arayıp bulması ve bunlara tabi olması vaciptir.
***
Sual: Allahın ipine sarılınız deniyor. Ne demektir Allahın ipine sarılmak?
Cevap: Bu konuda Ahmed Tahtâvî hazretleri, Dürr-ül-muhtâr haşiyesinde buyuruyor ki:
“Tefsir alimlerinin çoğuna göre; (Dinde fırkalara ayrıldılar) âyet-i kerimesi, bu ümmette meydana gelecek olan itikat, iman bilgilerinde, bidat sahiplerini haber vermektedir. Hazret-i Ömerin haber verdiği hadîs-i şerifte, Resûlullah efendimiz hazret-i Âişeye; (Dinde fırkalara ayrıldılar âyet-i kerimesi, bu ümmette meydana gelecek olan itikat, iman bilgilerinde bidat sahiplerini ve nefislerine uyanları haber veriyor) buyurdu. En'âm sûresinin 153. âyetinde mealen; (Doğru yol budur. Bu yolda olunuz! Fırkalara bölünmeyiniz!) buyuruldu. Yani, Yahudiler ve Hristiyanlar ve başka sapıklar doğru yoldan ayrıldılar. Siz de, bunlar gibi bölünmeyiniz! Âl-i îmrân sûresinin 103. âyetinde mealen;
(Hepiniz, Allahü teâlânın ipine sarılınız! Fırkalara bölünmeyiniz!) buyuruldu. Tefsir alimlerinden bazıları, Allahü teâlânın ipi, cemaat, birlik demektir dediler. Fırkalara ayrılmayınız emri, böyle olduğunu göstermektedir. Cemaat de, fıkıh ve ilim sahipleridir. Fıkıh alimlerinden iman, itikat bilgilerinde bir karış ayrılan, dalâlete düşer. Allahü teâlânın yardımından mahrum kalır, Cehenneme gider. Çünkü, fıkıh alimleri doğru yoldadırlar. Muhammed aleyhisselamın sünnetine yapışan ve Hulefâ-i râşidînin yani dört halifenin yoluna sarılan bunlardır. Sivâd-ı a'zam, yani Müslümanların çoğu, fıkıh âlimlerinin yolundadır. Bunların yolundan ayrılanlar Cehenneme gidecektir.
Cehennemden kurtulmuş olan tek fırka, Ehl-i sünnet vel-cemaat denilen fırkadır. Allahü teâlânın yardımı, koruması bu fırkada olanlaradır. Allahü teâlânın gadabı ve azabı bu fırkadan ayrılanlaradır. Bu fırka-i nâciye, bugün amelde, ibadetlerde dört mezhepte toplanmıştır. Bu dört hak mezhep; Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli mezhepleridir. Bu zamanda, bu dört mezhepten birine tâbi olmayan kimse, bidat sahibidir ve Cehenneme gidecektir. Bidat sahibi olanların hepsi de, kendilerinin doğru yolda olduklarını iddia ediyorlar. Bu iş, kuru iddia ile ispat edilmez. Bu yolun mütehassıslarının ve hadîs alimlerinin bildirmeleri ile anlaşılır. Bunların bildirdikleri ve bulundukları yol hak yoldur.”