Cevap:
Tûl-i emel, zevk ve safa sürmek için çok yaşamayı istemektir. İbadet yapmak için, çok yaşamayı istemek, tûl-i emel olmaz. Tûl-i emel sahipleri, ibadetleri vaktinde yapmazlar. Tövbe etmeyi terk ederler, kalpleri katı olur. Ölümü hatırlamazlar, vaaz ve nasihatten ibret almazlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Lezzetlere son veren şeyi çok hatırlayınız.)
(Ölümden sonra olacak şeyleri bildiğiniz gibi, hayvanlar da bilselerdi, yemek için semiz hayvan bulamazdınız.)
(Gece ve gündüz ölümü hatırlayan kimse, kıyamet günü şehitler yanında olacaktır.)
Tûl-i emel sahibi, hep dünya malına ve mevkiine kavuşmak için ömrünü harcar, ahireti unutur. Yalnız zevk ve safasını düşünür. Çoluk çocuğunun bir senelik gıdasını hazırlamak, uzun emel olmaz. Bir senelik nafakaya, havâyıc-i aslıyye denir ki, lüzumlu eşyadan sayılır. Nisap hesabına katılmaz. Buna malik olan, zengin sayılmaz. Buna malik olmayan bekâr kimsenin kırk günlük gıda maddesi saklaması caizdir. Daha fazla saklamaları tevekkülü bozar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İnsanların en iyisi ömrü uzun ve ameli güzel olan kimsedir.)
(İnsanların en kötüsü, ömrü uzun, ameli kötü olandır.)
(Ölmek istemeyiniz. Kabir azabı çok acıdır. Ömrü uzun olup İslâmiyete uymak, büyük saadettir.)
(Müslümanlıkta beyazlaşan kıllar, kıyamet günü nur olacaktır.)
Tûl-i emelin yani uzun yaşamayı istemenin sebepleri, dünya zevklerine düşkün olmak, ölümü unutmak ve sıhhatine, gençliğine aldanmaktır.Tûl-i emel hastalığından kurtulmak için, bu sebepleri yok etmek lazımdır. Ölümün her an geleceğini düşünmeli, sıhhatin, gençliğin ölüme mani olmadıklarını unutmamalıdır. Çok hastaların iyi olup yaşadıkları, çok sağlam kişilerin çabuk öldükleri her zaman görülmektedir.
***
Sual: Yemeğe başlamadan önce ve yemeği yiyip bitirdikten sonra, elleri yıkamanın hükmü nedir?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Fetâvâyi Hindiyyede deniyor ki:
“Yemeğe başlarken ve bittikten sonra elleri yıkamak sünnettir. Yemeğe başlarken Bismillahirrahmanirrahim demek ve yemek sonunda da Elhamdülillah demek sünnettir. Sağ el ile yemek, sağ el ile içmek sünnettir.”
***
Sual: Hacca gitmek için vücub ve eda şartlarının bulunması ne demektir? Farz olduğu sene hacca gidilmezse günah olur mu?
Cevap:
Vücub şartları bulunmakla beraber, eda şartları da kendisinde bulunan kimsenin, o sene hacca gitmesi farz olur. O sene, hac yolunda ölürse hac sakıt olur. Vekil gönderilmesi için vasiyet etmesi lâzım olmaz. O sene gitmez ise, günah olur. Hacca gitmeği, daha sonraki senelere bırakırsa fasık olur. Çünkü küçük günaha devam kebire [büyük günah] olur. Sonraki senelerde, hac yolunda veya evinde hasta veya hapis, sakat olursa, yerine başkasını, kendi memleketinden bedel göndermesi veya bunun için vasiyet etmesi lâzımdır. Bedel gönderdikten sonra iyi olursa, kendinin gitmesi de lâzım olur. Sonraki senelerde hacca giderse, tehir günahı af olur. İmam-ı Muhammede ve imam-ı Şafiiye göre, sonraki senelere bırakması caizdir.
Vücub şartlarından birisi bulunmayan kimsenin hacca gitmesi farz olmaz. Vücub şartlarını temin etmek lâzım değildir. Mesela, hacca gitmesi için, kendisine hediye olunan malı, parayı alması lâzım olmaz. Vücub şartları bulunup da eda şartından biri bulunmayan kimsenin hacca gitmesi farz olmaz ise de, bu acizlik ölünceye kadar devamlı ise, yerine bir Müslümanı vekil göndermesi veya öldükten sonra, yerine birinin gönderilmesi için vasiyet etmesi lâzımdır. (Tam İlmihal s. 340)