Sual: Mal, mülk, makam, mevki elde etmek için dini kullanmak, dindar görünmek, dinimiz açısından uygun olur mu?
Cevap:
Riya, bir şeyi olduğunun tersine göstermektir ki kısaca, gösteriş demektir. Ahiret amellerini yaparak ahiret yolunda olduğunu göstererek, dünya arzularına kavuşmak demektir ki kısaca, dünya kazancına dini alet etmektir. İbadetlerini göstererek, insanların sevgisini kazanmaktır. Sözleri veya ibadetleri riya ile olan kimsenin, din bilgisi varsa, buna Münafık denir. Din bilgisi yoksa, buna Din yobazı denir. Fen bilgisi olmayıp da, kendisini fen adamı tanıtıp, kendi görüşlerini, fen bilgisi olarak söyleyip, Müslümanları aldatmaya, bunların dinlerini, imanlarını bozmaya çalışan İslam düşmanlarına Zındık veya Fen yobazı denir. Din yobazlarına ve fen yobazlarına aldanmamalıdır.
Başkalarının sevgisine ve methetmelerine, övmelerine kavuşmak için, dünya işleri ile, onlara iyilik yapmak, riya olur. İbadet ile olan riya bundan daha fenadır. Allahü teâlânın rızasını hiç düşünmeden yapılan riya, hepsinden daha fenadır. İbadet yaparak Allahü teâlâdan dünya menfaatlerini istemek, riya olmaz. Yağmur duasına çıkmak, istihare yapmak, böyledir. Ücret ile imamlık, hatiplik, muallimlik yapmak, sıkıntıdan, hastalıktan ve fakirlikten kurtulmak için âyet-i kerimeler okumak da, böyledir denildi. Bunlarda hem ibadet, hem de menfaat niyetleri bulunmaktadır. Ticaret maksadı ile hacca gitmek de böyledir. İbadet niyeti hiç bulunmazsa riya olurlar. İbadet niyeti çok olursa, sevap hasıl olur. İbadetlerini başkalarına göstermek, onlara öğretmek ve teşvik etmek niyeti ile olursa, yine riya olmaz ve çok sevap olur. Ramazan orucunu tutmakta riya olmaz. Allahü teâlânın rızası için namaza başlayıp, sonradan hasıl olan riyanın zararı olmaz. Riya ile yapılan farzlar sahih olur, ibadet borcu ödenmiş olur ise de, sevabı olmaz.
***
Sual: Cuma namazı kılmak için, cemaatin belli bir sayıda olması gerekir mi?
Cevap:
Cuma namazı cemaatle kılınır. Bunun için cemaatin, imamdan başka Hanefi mezhebinde üç, Şafii mezhebinde kırk, Maliki mezhebinde ise oniki erkeğin olması yetişir. Hutbeyi dinleyen cemaatin hepsi gidip, başkalarının kılmaları caizdir. Hanefi mezhebinde, misafir ve hasta ile de cemaat hasıl olur.
***
Sual: Kur’ân-ı kerim okumak için ücret almak câiz midir? Kur’ân-ı kerim öğretmek için ücret almak da aynı şekilde yasak mıdır?
Cevap:
Tâc-üş-şerî’a, (Hidâye) şerhinde diyor ki, (Ücret ile okunan Kur’ân-ı kerimden, ne ölüye, ne de okuyana sevab hâsıl olmaz.) Aynî, (Hidâye) şerhinde diyor ki, (Hâfızlar, para için, mal için okumamalıdır. Hâfız da, parayı veren de günaha girer.) Kur’ân-ı kerim öğretmek ile Kur’ân-ı kerim okumağı karıştırmamak lâzım olduğunu, şeyh-ül-islâm Hayreddin-i Remlî açıklamakta ve (Kur’ân-ı kerimi ücret ile okumak, bâtıldır, bidattir. Dört halife zamanında, hiç kimse bunu işlemedi. Kur’ân-ı kerim öğretmeğe zaruret vardır. Mezar başında, ücret ile Kur’ân-ı kerim okutmak için ise zaruret yoktur) buyurmaktadır. Câiz olup olmamak şüphesi, Kur’ân-ı kerim öğretmek için alınan paradadır.
Kur’ân-ı kerim ve mevlid okumak için ücret almağa câiz diyen olmamıştır. Din kardeşinin kabrini ziyaret edip, ruhuna Kur’ân-ı kerim okumak iyidir. Fakat, ölürken bunu vasiyet etmek câiz değildir. Okuyana yardım niyeti ile de câiz olmaz. Para vererek Kur’ân-ı kerimden Rukye [muska] yazdırmak câiz buyurmuşlar ise de, bu, tedavi ücretidir [ve kâğıt, mürekkep ücretidir]. İbadet ücreti değildir. Hamza efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Bey’ ve Şirâ) risâlesinde diyor ki, (Para ile Kur’ân-ı kerim ve başka şeyler [Mevlid] okutmak haramdır. Bu parayı fakirlere sadaka verip, sevabını ölüye bağışlamalıdır. Ücret ile yalnız Kur’ân-ı kerim, din dersi öğretmek, imamlık, müezzinlik câiz görülmüştür). (Tam İlmihal s. 872)