Cevap: (Tergîb-üs-salât)da diyor ki, Hadîs-i şerifte buyuruldu ki, (Bir namazı özürsüz, vaktinden sonra kılan, seksen hukbe Cehennemde yanacaktır. Bir hukbe seksen senedir. Her senesi üçyüzaltmış gündür. Her günü, seksen dünya senesidir). Kazaya kalan namazı kılacak kadar vakitlerin her biri geçtikçe, bu bir namazın günahı kat kat artar. Ya birkaç namaz olursa, çok çetin olur. Her ne bahasına olursa olsun, bir ân önce, kaza etmek ve affı için tevbe etmek, çok yalvarmak lâzımdır. Namaz kılmayanın, Allahü teâlânın büyüklüğü karşısında titremesi, erimesi lâzımdır.
Allahü teâlânın emirlerine (Farz), yasak ettiği şeylere (Haram) denir. Farzları yapmağa, haramdan sakınmağa (İbadet etmek) denir. Allahü teâlâ, ibadet yapanları sever. Bunları ahirette Cennete sokacağını, sonsuz nimetler vereceğini Kur’ân-ı kerimde bildiriyor. Kur’ân-ı kerim Allah kelâmıdır. İnsan sözü değildir. Haram işleyen, Cehennemde yanacaktır. Haramlar derece derecedir. Büyük haramın cezası çok olacaktır. Büyük haramlardan biri, beş vakit namazdan birini vaktinde kılmamaktır. Namazın farz olduğuna inanmayan (Kâfir) olur.
Kâfir, Müslüman değildir. Cehennemde sonsuz yanacaktır. İnanıp da, tembellikle kılmayan, kâfir olmaz. Buna (Fasık) denir. Fasık, yine Müslümandır. Haram işlediği için, bir müddet Cehennemde yanacaktır. Bir namazı vaktinde kılmayanın bunu kaza etmesi farzdır. Kaza etmezse, bir namaz için seksen hukbe yanacaktır. Hiç bir ibadeti, hiçbir iyiliği onu Cehennemden kurtarmaz. Yalnız, bir Müslümana, bir farzı öğretirse, bu azaptan kurtulur. Fakat, bunun hem kaza kılması, hem de haram işlemekle meşhur olmaması lâzımdır. Meselâ, kadınların başı, saçı, kolu, bacağı açık sokağa çıkması haramdır. Buna nasihat vererek veya Ehl-i sünnet âliminin yazmış olduğu doğru bir din kitabı vererek, haram işlemesine mâni olanın bütün günahları af olur. Fakat, kendisinin bir haram işlememesi lâzımdır. Ancak bunun kaza borçları af olur. Cehennemde yanmaktan kurtulur. (Hakikat Kitabevi)nin bütün kitapları doğrudur. (Tam İlmihal s. 98)
***
Sual: Abdest uzuvlarını başkasının yıkaması caiz midir? Hastalık ve dertler ahiret nimetlerinin artmasına sebep olur mu?
Cevap: İbni Âbidîn “rahmetullahi aleyh” diyor ki, (Sağlam insanın abdest uzuvlarını başkasının yıkaması, mesh etmesi mekruhtur. Buna başkasının abdest suyu getirmesi ve kendisi yıkarken başkasının su dökmesi câizdir. Hasta, elbisesini ve yatağını hep kirletiyorsa yahut bunları değiştirmek meşakkatli oluyorsa, necis oldukları hâlde kılar. Cebire denilen tahtalar, flasterler, merhemler, altlarındaki yara iyi olduktan sonra düşerlerse, abdest bozulur. Yara iyi olur, fakat üstündekiler düşmezse, zararsız kaldırılabilirlerse, abdest ve gusül yine bozulur.)
Allahü teâlâ, sevdiklerine, günahlarını af etmek için veya Cennetteki nimetlerini arttırmak için, dertler, hastalıklar veriyor. İbadetleri zahmetli, sıkıntılı oluyor. Buna karşılık, dünya işlerinde, rahatlık, kolaylık ve rızklarına bereket veriyor. İbadet yapmayanlara, rahatlık, bereket vermiyor. Bunlar, zahmet çekerek, hile ve hıyanet yaparak, çok kazanıp, zevk ve safa içinde yaşarlar ise de, bu zevkleri uzun sürmez. Az zaman sonra, hastanelerde, hapishanelerde sürünürler. Ahiretteki azapları da, çok şiddetli olur.] (İslâm Ahlâkı s. 239)
***
Sual: Yolculukta gusül için teyemmüm etmesi gereken nasıl hareket eder? Bayram namazını kaçırma korkusu olan teyemmümle bayram namazını kılabilir mi?
Cevap: Bir kimse, yolda ihtilam olsa, teyemmüm eder, sabah namazını kılar. Ve öğleye dek gider. İkindinin vakti yaklaşıp, öğlenin vakti çıkacak zamanda, teyemmüm ederek öğleyi kılar. Bu kimse, ikindiden sonra su bulsa, sabah ve öğle namazlarını iade eder mi? Bunda, ulema ihtilaf ettiler. Bir kavilde, iade eder, diğer kavle göre iade etmez. Bu mesele sâhib-i tertîbe göre olmak muhtemeldir.
Bir kimsenin merkebinde su olsa, merkebini gayb etse, teyemmüm eder ve namazını kılar. Namazını kılarken, merkebin sesini işitse, abdesti bozulur.
Bir kimse binekli olsa, inerse yoldaşları onu beklemese, atının üzerinde iken teyemmüm eder ve îmâ ile namazını kılar.
Yol korkulu veya hava soğuk olur ve gusül ederse, hasta olması muhtemel bulunursa, teyemmüm ile namazını kılar.
Yola gidenin heybesinde bir kiremit veya bir tuğla bulundurması lâzımdır. Zira, teyemmüm edecek olsa, ortalık yaş ise o zaman tuğla ile teyemmüm eder. Namazını kılar.
Bir kimse bayram namazına dursa, abdesti bozulsa, eğer tekrar abdest alırsa bayram namazına yetişemeyeceğini bilse, yahut fazla izdiham olmak korkusu olunca, teyemmüm eder, namaza durur. Bu kavil, İmâm-ı a’zama göredir. İmâmeyn kavline göre ise, abdest alır. (İslâm Ahlâkı s. 237)