Cevap: (Dürr-ül-muhtâr) oturarak kılan imama uymak câiz olduğunu anlattıktan sonra diyor ki, (İmamın sesi yetişmediği zaman, müezzinlerin yüksek sesle, cemaate bildirmesi câiz ise de, çok bağırmaları namazlarını bozar. Çünkü, bağırarak okumak, dünya sözü konuşmak gibidir. İmamın namazda, ihtiyaçtan fazla yüksek sesle okuması, namazı bozmaz ise de, haramdır. Görülüyor ki, müezzinlerin bağırarak, namaz kılanları şaşırtmaları haramdır. (Medâric-ün-nübüvve)de diyor ki, (Selâm verince, istiğfar nasıl okunacağı Evzâîden soruldu. Üç kere (Estagfirullah) denir buyurdu). [Bunları yüksek sesle okumak bidat olduğu, Mısrda (Kibâr-ı ulemâ hey’eti) azasından Şeyh Alî Mahfûzun 1375 [m. 1956] baskılı (El-ibdâ’) kitabında, 59. cu sahifede yazılıdır.] Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Yatarken de, Âyet-el-kürsî okuyun) buyurdu. Namazlardan sonra dua ediniz de buyurdu.
Bir şeyin vacib veya bidat olmasında şüphe edilse, bu şeyi yapmak iyi olur. Bidat ile sünnet arasında şüphe olsa, yapmamak lâzım olur. (Tam İlmihal s. 219)
***
Sual: Kadınlar namaz kılarken erkeklerle aynı hareketleri mi yaparlar yoksa farklı olduğu yerler var mıdır?
Cevap: (Ni’met-i islâm)da diyor ki, (Kadın namazda iki elini omuzu hizasına kaldırır. Ayakta sağ elini solu üstüne getirir. Sağ el parmaklarını sol bilek üzerine halka yapmaz. Ellerini göğsü üzerine koyar. Rüküda ellerini dizleri üstüne kor. Dizlerini kavramaz. Parmaklarının arasını açmaz. Dizleri dik olmaz. Sırtları düz olmaz. Secdede alçalıp, kollarını yanlarına ve karnını uyluklarına bitiştirir. Kaynağı üzerine oturup, ayaklarını sağa yatık çıkarır. Kadın erkeğe imam olamaz. Kadının kadına imam olması mekruhtur. Erkeğe uyunca, en arkada saf olurlar. Öpülen kadının namazı bozulur. Aynı imama uyan kadın, erkeğin önünde veya yanında kılarsa, erkeğin namazı fasit olur. Erkek, kadına geride durmasını işaret eder, o da geride durmazsa, yalnız kadının namazı fasit olur. Ateşteki yemeğin taşması, çocuğun ağlaması hâlinde namazını bozması câiz olur.) Dua ederken ellerini ileri uzatmaz, yüzüne karşı eğik tutar. (Tam İlmihal s. 220)
***
Sual: Yapılan ibadetlerin kabul olması ile sahih olması, aynı şey midir yoksa birbirinden farklı mıdır?
Cevap: Bir ibadetin sahih olması ile kabul olması başkadır. İbadetlerin sahih olmaları için, kendilerine mahsus şartları, farzları vardır. Bunlardan biri noksan olursa, o ibadet sahih olmaz, yapılmamış olur. Cezasından, azabından kurtulamaz. Sahih olup, kabul olmayan ibadet için azap yapılmaz ise de, o ibadetin sevabına kavuşamaz. İbadetin kabul olması için, önce sahih olması, sonra kabul olması için bildirilen şartların bulunması lazımdır. Kul hakkı da bu şartlardandır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Bir kimse, Peygamberin ameli gibi amel yapsa, fakat üzerinde yarım dank, çok az kul borcu olsa, bunu ödemedikçe Cennete giremez.” Bu kimsenin yaptığı dualar da kabul olmaz.
***
Sual: Özür sahibi ne demektir ve bir kimse ne olursa özür sahibi olur?
Cevap: Abdesti bozan bir şeyin bedenden çıkması, devamlı olursa, buna özür denir. İdrar, iç sürmesi, yel kaçırmak, burun kanaması ve yaradan kan, sarı su akması, ağrıdan, şişten dolayı gözyaşı akması devamlı olunca, bu kimse ve istihaza kanı akan kadın, özür sahibi olurlar.
***
Sual: Tefsir ve fıkıh kitaplarına itibar etmeyen, bunlarla alay eden kimsenin imanı gider mi?
Cevap: Miftâh-ul Cennet kitabında; “Biri diğerine, gel İslâm âlimine gidelim veya fıkıh, ilmihal kitabını okuyup öğrenelim dese, o da, ben ilmi ne yapayım dese, imanı gider, kâfir olur. Zira, ilmi istihfaftır, hafife almaktır. Tefsir ve fıkıh kitaplarına hakaret eden, bunları beğenmeyen, kötüleyen kimsenin imanı gider, kâfir olur” denmektedir.
***
Sual: Sağlam kimsenin abdest uzuvlarını başka birinin yıkaması uygun olur mu?
Cevap: Bu konuda İbni Âbidînde deniyor ki:
“Sağlam insanın abdest uzuvlarını başkasının yıkaması mekruhtur. Buna başkasının abdest suyu getirmesi ve kendisi yıkarken başkasının su dökmesi caizdir. Hasta, elbisesini ve yatağını hep kirletiyorsa yahut bunları değiştirmek meşakkatli oluyorsa, necis oldukları hâlde namazını kılar. 'Cebire' denilen tahtalar, flasterler, merhemler, altlarındaki yara iyi olduktan sonra düşerlerse, abdest bozulur. Yara iyi olur, fakat üstündekiler düşmezse, zararsız kaldırılabilirlerse, abdest ve gusül yine bozulur.”