Cevap:
Şevval ayının birinci günü fıtır bayramının günüdür. Bu günde, güneş doğduktan ve kerahet vakti çıktıktan sonra, yani İşrak vaktinde, iki rekât bayram namazı kılmak, erkeklere vaciptir. Bayram namazlarının şartları, Cuma namazının şartları gibidir. Fakat burada hutbe sünnettir ve namazdan sonra okunur. (Îyd), bayram demektir.
Her yıl, Ramazan ayında ve Arefe gününde günahları af edildiği için Müslümanların sevindikleri, sürurlarının avdet ettiği, tekrar geldiği için (Îyd) denildi. Bayram günleri şunları yapmak sünnettir: Erken kalkmak, gusül abdesti almak, misvak ile dişleri temizlemek, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giymek, sevindiğini belli etmek, Fıtra bayramı namazından önce tatlı yemek, hurma yemek. Tek adette yemek. O gün yüzük takmak, Camiye erken ve yürüyerek gitmek. Bayram tekbirlerini, Fıtır bayramında sessiz söylemek. Dönüşte, başka yoldan gelmek. Çünkü ibadet yapılan yerler ve ibadet için gidip gelinen yollar, kıyamet günü şehadet edeceklerdir. Müminleri güler yüzle ve (Selamün aleyküm) diyerek karşılamak. Fakirlere çok sadaka, [İslâmiyeti doğru olarak yaymak için çalışanlara yardım] yapmak. Dargın olanları barıştırmak, akrabayı ve din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek de sünnettir.
Erkeklerin kabirleri ziyaret etmeleri de sünnettir. Hadîs-i şerifte (İnsanlar, kendilerine iyilik edenleri sever) ve (Hediyeleşiniz, sevişirsiniz) buyruldu. Hediyenin en kıymetlisi, en faydalısı, güler yüz, tatlı dildir. Bidat sahiplerinden başka herkese, dosta ve düşmana, Müslümana ve kâfire, daima güler yüz, tatlı dil göstermelidir. Kimse ile münakaşa etmemelidir. Münakaşa, dostluğu giderir. Düşmanlığı arttırır. Kimseye kızmamalıdır. Hadîs-i şerifte (Gadab etme!), kızma buyruldu. Fitne, fesat zamanında, ineğe tapanları görünce, ineğin ağzına saman vermeli, onları kızdırmamalıdır. (Tam İlmihâl s. 266)
***
Sual: Kağıt paraların zekâtı nasıl verilmelidir?
Cevap:
Her yıl, Ramazan ayında ve Arefe gününde günahları af edildiği için Müslümanların sevindikleri, sürurlarının avdet ettiği, tekrar geldiği için (Îyd) denildi. Bayram günleri şunları yapmak sünnettir: Erken kalkmak, gusül abdesti almak, misvak ile dişleri temizlemek, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giymek, sevindiğini belli etmek, Fıtra bayramı namazından önce tatlı yemek, hurma yemek. Tek adette yemek. O gün yüzük takmak, Camiye erken ve yürüyerek gitmek. Bayram tekbirlerini, Fıtır bayramında sessiz söylemek. Dönüşte, başka yoldan gelmek. Çünkü ibadet yapılan yerler ve ibadet için gidip gelinen yollar, kıyamet günü şehadet edeceklerdir. Müminleri güler yüzle ve (Selamün aleyküm) diyerek karşılamak. Fakirlere çok sadaka, [İslâmiyeti doğru olarak yaymak için çalışanlara yardım] yapmak. Dargın olanları barıştırmak, akrabayı ve din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek de sünnettir.
Erkeklerin kabirleri ziyaret etmeleri de sünnettir. Hadîs-i şerifte (İnsanlar, kendilerine iyilik edenleri sever) ve (Hediyeleşiniz, sevişirsiniz) buyruldu. Hediyenin en kıymetlisi, en faydalısı, güler yüz, tatlı dildir. Bidat sahiplerinden başka herkese, dosta ve düşmana, Müslümana ve kâfire, daima güler yüz, tatlı dil göstermelidir. Kimse ile münakaşa etmemelidir. Münakaşa, dostluğu giderir. Düşmanlığı arttırır. Kimseye kızmamalıdır. Hadîs-i şerifte (Gadab etme!), kızma buyruldu. Fitne, fesat zamanında, ineğe tapanları görünce, ineğin ağzına saman vermeli, onları kızdırmamalıdır. (Tam İlmihâl s. 266)
***
Sual: Kağıt paraların zekâtı nasıl verilmelidir?
Cevap:
Bir miskal ağırlığındaki altın liraya, bir (Dinar) denir. [Türk altın liralarının hepsi birbuçuk miskal, yani 7,2 gr. ağırlığındadır.] Rayiç olan fülüsün zekâtını, nisabı hesap edilmiş olan [altın veya gümüş] ile vermek vaciptir. Bundan anlaşılıyor ki, kağıt liraların nisabını, ticarette kullanılan altın liraların, en aşağı değerlisi ile hesap etmek ve zekâtlarını altın olarak vermek lâzımdır. Çünkü gümüş, para olarak, şimdi hiç kullanılmamaktadır. Kağıt liraların zekâtı, nisaplarını hesap etmekte kullanılan metal ile yani altın ile verilir. Kendilerinin kırkta biri, kağıt lira olarak verilemez. Çünkü kağıt liraların kendileri, ihtiyaç eşyası olarak kullanılamaz. Adi kağıt var iken, kağıt liraları kağıt olarak kullanmak israf olur. İsraf da, haramdır. Kağıt para zekâtını, para olarak kullanması için, kağıt olarak vermek de caiz değildir. Çünkü para olarak kullanması için, kıymeti hakiki ve daimî olan altın verilir.
Altın, lira hâlinde ve başka her şekilde verilebilir. Her zaman, her yerde bulunur. Kendi şehrinde altın bulamayan, altın eşya satılan yerdeki arkadaşına kağıt lira gönderip, bununla altın alarak zekâtını vermesini ona yazar. Kağıt liraları sonradan da ödemesi caizdir. Kağıt liraların zekâtlarını vermek, bu kadar kolay iken, fıkıh kitaplarının bu emirlerine uymak istemeyip, altın yerine, kıymeti itibari ve muvakkat olan kağıt liralar vermek doğru değildir. Fıkıh kitaplarına uymak istemeyip de, ibadetleri âyet-i kerimelerden, kendi anladığına göre yapmaya kalkışanlara (Mezhepsiz) veya (Sapık) denir. Böyle sapıklara karşı, (Ben, ibadetlerimi, Kur’ân-ı kerimden ve hadîs-i şeriflerden senin anladığına göre değil, mezhep imamlarının anlayıp bildirdiklerine göre yaparım) demelidir. Mezhep imamlarının “rahimehümullahü teâlâ” anladıklarını bildiren kitaplara, (Fıkıh kitapları) denir. ((İslâm Âhlâkı s. 297)
Altın, lira hâlinde ve başka her şekilde verilebilir. Her zaman, her yerde bulunur. Kendi şehrinde altın bulamayan, altın eşya satılan yerdeki arkadaşına kağıt lira gönderip, bununla altın alarak zekâtını vermesini ona yazar. Kağıt liraları sonradan da ödemesi caizdir. Kağıt liraların zekâtlarını vermek, bu kadar kolay iken, fıkıh kitaplarının bu emirlerine uymak istemeyip, altın yerine, kıymeti itibari ve muvakkat olan kağıt liralar vermek doğru değildir. Fıkıh kitaplarına uymak istemeyip de, ibadetleri âyet-i kerimelerden, kendi anladığına göre yapmaya kalkışanlara (Mezhepsiz) veya (Sapık) denir. Böyle sapıklara karşı, (Ben, ibadetlerimi, Kur’ân-ı kerimden ve hadîs-i şeriflerden senin anladığına göre değil, mezhep imamlarının anlayıp bildirdiklerine göre yaparım) demelidir. Mezhep imamlarının “rahimehümullahü teâlâ” anladıklarını bildiren kitaplara, (Fıkıh kitapları) denir. ((İslâm Âhlâkı s. 297)