Eshab-ı kiram, mallarıyla, canlarıyla, her şeyleriyle, Allahü teâlânın dininin yayılması için, herkesin Müslüman olması için her şeylerini, hayatlarını feda ettiler. Bunlar bir ilk olarak Peygamber efendimize iman ettiler, destek verdiler. Herkes inkâr ederken, düşmanlık ederken, onlar, mallarını, canlarını, Resulullah efendimiz için, İslamiyet’in yayılması için, gözlerini kırpmadan seve seve feda ettiler ve o yolda vefat ettiler.
İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Allah indinde makbul olanlar ilklerdir. Eshâb-ı kiram bunun için makbuldür) buyuruyor. O hâlde Eshab-ı kiram hakkında, ileri geri konuşulamaz, (Falan kişinin ne kadar çok kerameti var, Eshâb-ı kiramın var mıydı?) denemez. Kerametin çok olması, daha üstün olmayı göstermez.
İlkler olmasaydı, ikinciler olmazdı. Eshab-ı kiramın ilki hazret-i Ebu Bekir ile birkaç kişidir. Peygamberlerden sonra insanların en üstünü hazret-i Ebu Bekir’dir. Çünkü ilk tasdik eden odur. Bütün insanların ibadeti bir tarafa Onun ibadetleri bir tarafa! Talebenin ibadetlerinin sevabları hocasına misliyle verilir. Onun da sevabları misliyle hocasına verilir. En son hazret-i Ebu Bekir’de toplanır. Bunların da hepsi Peygamber efendimize verilir. Bizden öncekiler, Eshab-ı kiram ve diğer din büyüklerimiz Müslüman olmasaydı, İslâmiyet’i yaymasaydı, bize Müslümanlığı bildirmeselerdi, biz nereden Müslüman olacaktık. Fazilet, üstünlük sırası, İslamiyet’e olan hizmetine bağlıdır.
Üstünlük ve fazilet, çok keramette değildir. İslamiyet’e faydalı mı? Ne kadar faydalı olabiliyor, ne kadar destek veriyor? Esas ölçü o. Eshâb-ı kiramda bunların hepsi var.
Bizden öncekiler, Eshab-ı kiram ve diğer din büyüklerimiz Müslüman olmasaydı, İslâmiyet’i yaymasaydı, bize Müslümanlığı bildirmeselerdi, biz nereden Müslüman olacaktık.Hiç kerameti görülmeyen Eshâb-ı kiram var. Hâlbuki en büyük evliya zatlar, Eshab-ı kiram derecesine yetişemezler. Bizim işiterek iman ettiklerimize onlar görerek iman etti Cebrail aleyhisselam insan şeklinde geldi, aralarına oturdu. Onlara İslamiyet’i anlattı. İslamiyet yok olsun, Müslümanlar yok olsun diye kâfirler savaş çıkardı. Eshab-ı kiram bunlarla savaştı, can, mal, aile, çoluk çocuk feda ettiler. Hiç onların önüne geçilir mi? O hâlde, Eshâb-ı kiramın hepsini sevmek, hürmet etmek lazım. Hepsine (Allah razı olsun) demek lazım. Onların ismi geçince söylenen (radıyallahü anh) sözünün mânâsı da budur.
Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” arkadaşları olan Eshab-ı kiram, aynı zamanda talebeleri idi. Talebeye edilen laf, hocasına gider. Onun için Eshab-ı kirama dil uzatmaktan çok sakınmalıdır. Bir hadis-i şerif: (Eshabıma dil uzatan hariç, kıyamette her müminin kurtulma ümidi vardır.)