Cevap: Bir kimse, cemaat ile iki rekat namaz kılsa, yalnız yirmiyedi rekat namaz kılsa, yine cemaat ile kıldığı iki rekatın sevabı ondan ziyadedir.
Bir rivayette, yalnız bin rekat namaz kılsa, yine cemaat ile kılınan iki rekatin sevabı daha ziyadedir. Cemaat ile namaz kılmanın sevabı çoktur. Bunlardan birkaçı beyan edilmiştir:
1- Müminler bir araya geldikte, birbirlerine muhabbet hasıl olur.
2- Cahiller âlimlerden namazın meselelerini öğrenirler.
3- Bazısının namazı kabul olur ve bazısının olmazsa, kabul olanların hürmetine, kabul olmayanların namazı dahi kabul olur.
Hadîs-i şerifte, (Ey ümmetim ve Eshâbım! Sizin için iki yol koydum: Biri Kur’ân-ı azîm-üş-şân, diğeri sünnetimdir. Bunlardan gayri yol tutan kimse, ümmetim değildir!) buyuruldu. [Abdülganî Nablüsî “rahime-hullahü teâlâ”, (Hadîka)nın doksandokuzuncu sahifesinde diyor ki, (Allahü teâlâ, İslâmiyetin bir kısmını Kur’ân-ı kerim ile bildirdiği gibi, bir kısmını da, Peygamberinin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” sünneti ile bildirmiştir. Resûlullahın sünneti, Onun inandıkları, söyledikleri, yaptıkları, ahlakı ve birinin sözü veya işi karşısında susması [böylece kabul ettiğinin anlaşılması]dır.) Bu hadîs-i şerif, (Edille-i şer’ıyye)den ikincisini göstermektedir.] (İslâm Ahlâkı s. 258)
***
Sual: Cemaate gitmemek için özürler var mıdır?
Cevap: Yirmi şeyden birinin bulunması, cemaate gitmemek için özür olur: Yağmur, şiddetli sıcak ve soğuk, canına veya malına saldıracak düşman korkusu, arkadaşlarının gidip yolda yalnız kalmaktan korkmak, havanın çok karanlık olması, fakir borçlunun yakalanıp hapis olunmaktan korkması, kör olmak, yürüyemeyecek felci olması, bir ayağı kesik olmak, hasta, kötürüm olmak, çamur, yürüyememek, yürüyemeyen ihtiyar, nadir bulunan fıkıh dersini kaçırmak, sevdiği yemeği kaçırmak korkusu, yolculuğa hareket halinde olmak, yerine bırakacak kimse bulunmayan hasta bakıcı, gece şiddetli rüzgar, helaya gitmek için sıkışmak. Hastalığının artmasından veya uzamasından korkan hasta ve hastası bakımsız kalacak olan hasta bakıcı ve çok ihtiyarlıktan yürümesi güç olmak, Cuma namazına gitmemek için özürdür. Cemaate yürüyerek gidip gelmek, vasıtaya binerek gitmekten efdaldir. (İslâm Ahlâkı s. 282)
***
Sual: Hasta olanlar namazlarını nasıl kılarlar, yere secde edemeyen bir şey kaldırıp onun üzerine secde yapabilir mi? İma ile kılabilecek durumda olan hastanın namazı kazaya bırakması caiz olur mu?
Cevap: (Ni’met-i islâm)da diyor ki: Ayakta duramayan veya ayakta durunca, hastalığının uzayacağını çok zan eden hasta, namazını oturarak kılıp, rükû için bedenini biraz eğer. Sonra dikilip, sonra yere secde yapar. Kolayına geldiği gibi oturur. Diz çökmesi, bağdaş kurması, ihtibâ etmesi, yani kaba etleri üzerine oturup kollarını dizlerinin etrafına halka yapması caizdir. Baş, diş, göz ağrısı hastalık sayılır. Düşmana görünmek korkusu da, özürdür. Ayakta olunca, abdesti bozulan da oturarak kılar. Bir şeye dayanarak ayakta durabilen, dayanarak kılar. Ayakta fazla duramayan, iftitah tekbirini ayakta alıp, ağrı hasıl olunca oturarak devam eder.
Yere secde yapmaktan âciz olan, ayakta okuyup, rükû ve secde için oturarak ima eder. Oturup rükû için biraz, secde için daha çok eğilir. Bedenini eğemeyen, başını eğer. Bir şey üzerine secde etmesi lâzım değildir. Bir şey üzerine secde ederse, secde için, rükûdan fazla eğilmiş ise, namazı sahih olursa da, mekruhtur. Dayanarak oturmak mümkün iken, yatarak ima caiz olmaz. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, bir hastanın, önüne yastık koyup, yastık üzerine secde ettiğini görerek, yastığı alıp atmış. Hasta, önüne tahta koymuş. Onu da atmış ve (Muktedir isen, erd üzerinde [yani alnını toprağa koyarak] kıl! Buna gücün yetmezse, ima et ve secde için, rükûdan daha çok eğil!) buyurmuştur. (İslâm Ahlâkı s. 281)
Kıbleye dönemeyen hasta, kolayına gelen cihete doğru kılar. Sırt üstü yatanın başı altına bir şey konarak, yüzü kıbleye karşı yapılır. Dizlerini dikmesi iyi olur. Başı ile ima edemeyenin namazı kazaya bırakması caiz olur. Namaz arasında hasta olan, gücü yettiği şekilde devam eder. Yerde oturarak kılan hasta, namazda iyi olursa, ayakta kılarak devam eder. Aklı, şuuru giden namaz kılmaz. Beş vakit geçmeden iyi olursa, beş vakti kaza eder. Altı namaz geçerse, hiç kaza etmez. Cemaate gidince ayakta kılamayan, evinde ayakta kılar. İma ile de olsa, kılınmayan namazı acele kaza etmek farzdır. Kaza etmeğe vakit bulmadan ölüm hâline gelirse, kılmadığı namazların iskatı için, bıraktığı maldan fidye verilmesini vasiyet etmek vacip olmaz. Kaza edecek zaman sıhhat bulursa, vasiyet vacip olur. Vasiyet etmezse, velisinin hatta yabancının kendi malından iskat yapması caiz olur denilmiştir. (İslâm Ahlâkı s. 282)