Cevap: Bu konuda Ni'met-i islâm kitabında deniyor ki:
“Ayakta duramayan veya ayakta durunca, hastalığının uzayacağını çok zan eden hasta, namazını oturarak kılıp, rüku için bedenini biraz eğer. Sonra dikilip, sonra yere secde yapar. Kolayına geldiği gibi oturur. Diz çökmesi, bağdaş kurması, kaba etleri üzerine oturup kollarını dizlerinin etrafına halka yapması caizdir. Baş, diş, göz ağrısı hastalık sayılır. Düşmana görünmek korkusu da, özürdür. Ayakta olunca, abdesti bozulan da oturarak kılar. Bir şeye dayanarak ayakta durabilen, dayanarak kılar. Ayakta fazla duramayan, iftitah tekbirini ayakta alıp, ağrı hasıl olunca oturarak devam eder.
Yere secde yapmaktan aciz olan, ayakta okuyup, rüku ve secde için oturarak ima eder. Oturup rüku için biraz, secde için daha çok eğilir. Bedenini eğemeyen, başını eğer. Bir şey üzerine secde etmesi lazım değildir. Bir şey üzerine secde ederse, secde için, rükudan fazla eğilmiş ise, namazı sahih olursa da, mekruhtur. Dayanarak oturmak mümkün iken, yatarak ima caiz olmaz.
Peygamber Efendimiz, bir hastanın, önüne yastık koyup, yastık üzerine secde ettiğini görerek, yastığı alıp atmış. Hasta, önüne tahta koymuş. Onu da atmış ve;
(Muktedir isen, yer üzerinde yani alnını toprağa koyarak kıl! Buna gücün yetmezse, ima et ve secde için, rükudan daha çok eğil!) buyurmuştur.” Bahr-ür-râıkda bildirildiği üzere, Âli İmrân sûresinin 191. âyet-i kerimesi mealen; (Namazı, gücü yeten ayakta kılar. Aciz olan oturarak kılar. Bundan da aciz olan, yatarak kılar) demektedir. İmrân bin Husayn hasta olunca, Resûlullah Efendimiz buna;
(Ayakta kıl! Gücün yetmezse, oturarak kıl! Buna da kudretin olmazsa, yan veya sırt üstü yatarak kıl!) buyurdu.
Görülüyor ki, ayakta duramayan hasta, oturarak kılar. Oturamayan, yatarak kılar. Herhangi bir şekilde oturamayan, yatarak kılar. Yerde oturabilen hastanın ve otobüste, tayyarede, uçakta gidenin, koltukta, sandalyede ayakları sarkıtarak kılması caiz değildir. Cemaate gidince ayakta kılamayan, evinde ayakta kılar.
***
Sual: Kıbleye dönemeyen hasta, namazını nasıl kılar?
Cevap: Miftâh-ul Cennet kitabında; “Kıbleye dönemeyen hasta, kolayına gelen cihete doğru kılar” denmektedir.
***
Sual: Tilâvet secdesi nasıl yapılır? Namaz kılması haram olan üç vakitte tilâvet secdesi yapılır mı? Bir kimse hüzünden, sıkıntıdan kurtulmak için secde âyetlerini okuyup tilâvet secdesi yapabilir mi?
Cevap: Tilâvet secdesi yapmak için, abdestli olarak, kıbleye karşı ayakta durup, elleri kulaklara kaldırmadan (Allahü ekber) diyerek secdeye yatılır. Üç kere (Sübhâne rabbiyel-a’lâ) denir. Sonra (Allahü ekber) deyip ayağa kalkınca, secde-i tilâvet tamam olur. Önce niyet etmek lâzımdır. Niyetsiz kabul olmaz. Namazda okuyunca, hemen ayrıca rükü veya bir secde yapıp ayağa kalkar. Okumasına devam eder. Secde âyetini okuduktan iki üç âyet sonra namazın rüküuna eğilirse ve tilâvet secdesine niyet ederse, namazın rükü veya secdeleri, tilâvet secdesi yerine geçer. Cemaat ile kılan ise, imam secde âyeti okuyunca, imamın okuduğunu işitmese de, imamla birlikte, ayrıca bir rükü ve iki secde yapar. Cemaatin rüküda niyet etmesi lâzımdır. Namaz dışında, sonraya da bırakılabilir. Cünüp, abdestsiz ve sarhoş olanın da temizlendikten sonra yapmaları lâzımdır. Hâid kadın işitince, secde etmesi vacib olmaz. Bir oturumda bir secde âyetini birkaç defa okuyan ve işiten, hepsi için bir secde eder. Muhammed aleyhisselâmın ism-i şerifini söyleyince veya işitince, salevat okumak da böyledir. Bir mecliste iki secde âyeti okunursa, iki secde lâzım olur. Namaz kılarken, dışardan secde âyeti işiten, namazdan sonra secde eder. Namaz kılması haram olan üç vakitte secde-i tilâvet yapmak câiz değildir.
(Dürr-ül-muhtâr)da ve (Nûr-ül-îzâh)da secde-i tilâvet sonunda diyor ki, (İmâm-ı Nesefî “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Kâfî) kitabında buyuruyor ki, bir kimse hüzünden, sıkıntıdan kurtulmak için, Allahü teâlâya kalbinden yalvararak, ondört secde âyetini [ezberden, ayakta] okuyup, her birinden sonra, hemen yatıp secde ederse, Allahü teâlâ, o kimseyi o dert ve belâdan korur). Son secdeden kalkınca, ayakta ellerini ileri uzatır. Kendinin veya bütün Müslümanların dünya ve dinlerine gelen belâdan, sıkıntıdan kurtulmaları, korunmaları için dua eder. (Tam İlmihal s. 229)
***
Sual: Namaz içinde veya namaz bittikten sonra kaç rekat kıldığını unutan kimse ne yapmalıdır? Namazda dünya işlerini düşünürken bir rükün gecikirse secde-i sehiv gerekir mi?
Cevap: Bir kimse, kaç rekat kıldığını unutsa, bu şaşırması, ilk olarak başına geldi ise, selâm verip namazı tekrar kılmalıdır. Şaşırmak âdeti ise, düşünüp, çok zan ettiğine göre kılar. Kuvvetli zan edemezse, az kıldığını kabul ederek tamamlar. Namazı kıldığında şüphe eden kimse, vakit çıkmadı ise, tekrar kılar. Çıktı ise kılmaz.
Kaç rekat kıldığını şaşırıp, namaz içinde düşünmesi, sonraki rüknün veya vacibin, bir rükün zamanı kadar gecikmesine sebep olursa, bu arada, âyet ve tesbih okusa bile, secde-i sehiv lâzım olur. Namazın içindeki farzlara (Rükn) denir. Bir âyet okumak, rükü ve iki secde, son rekatte oturmak, birer rükündür. Düşünmek, farzı veya vacibi geciktirince, secde-i sehiv lâzım oluyor. Mesela, son rekatte oturunca düşünürse, selâm vermesi gecikirse, secde-i sehiv lâzım olur. Fazla okuduğu salevat ve dua, sünnet olarak değil, düşünce, dalgınlık sebebi ile olduğu vakit, vacibin gecikmesi suç oluyor.
Başka bir namazı kılıp kılmadığını veya dünya işlerinden herhangi birini düşünürse, bir rüknün gecikmesine sebep olsa bile, secde-i sehiv lâzım olmaz. Namaz bittikten sonra, kaç rekat kıldığında şüphe ederse, buna vesvese denir. Buna ehemmiyet vermez. Namazdan sonra, bir âdil Müslüman, yanlış kıldın derse, tekrar kılması iyi olur. İki âdil kimse söylerse, tekrar kılması vacib olur. Âdil olmazsa, sözünü dinlemez. İmam doğru, cemaat ise, yanlış kıldık derse, imam kendine güveniyorsa veya bir şâhidi olursa, tekrar kılınmaz.
İftitah tekbirini söyledi mi, abdesti var mı, elbisesi temiz mi, başına mesh etti mi şüphe ederse, ilk olarak şüphe etti ise, namazı bozup tekrar kılar. Abdest almaz. Elbisesini yıkamaz. Her zaman şüphe ediyorsa, namazı bozmaz, temamlar. (Tam İlmihal s. 228)