Cevap:
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında, insanı Allahü teâlânın rahmetine kavuşturacak çeşitli dualar, iyi işler yazılmış, bunlar övülmüş ve yapılmaları da teşvik edilmiştir. Ancak unutmamalıdır ki, ahirette Allahü teâlânın rahmetine kavuşabilmek için, iman ile ölmek lazımdır. Kur’ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilenlere uygun imanı olmayan, haramlardan sakınmaya ve İslâmın beş şartını yapmaya ehemmiyet, önem vermeyen kimse, rahmete kavuşamaz. Ehl-i sünnet itikadında olmayana bidat ehli denir. Bunun yaptığı ibadetleri sahih olup da, borçtan, azabından kurtulur ise de, vadedilmiş olan sevaplarına ve ahirette, dünyada yapmış olduğu iyiliklerin, hayrat ve hasenatının karşılığına kavuşamaz. Dünyadaki iyiliklerinin karşılıklarına kavuşmak isteyenin, hemen tövbe etmesi, imanını düzeltmesi lazımdır.
***
Sual: Sütü için ineği, koyunu, meyvesi için ağacı kiralamanın, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap:
Dürr-ül-muhtâr ve Redd-ül-muhtârda deniyor ki:
“Kira süresi içinde bozulup telef olan veya kullanırken helak olan şeyleri kiraya vermek caiz değildir. Mesela para kiraya verilmez. Çünkü kullanırken elden gider. Sütü için hayvanı, meyvesi için ağacı veya asmayı, koyun otlatmak için tarlayı, yünü için hayvanı kiraya vermek caiz değildir, fasittir.”
***
Sual: Beş vakit namazını kılan bir kimsenin, sadece cuma namazlarına gidenleri ölçü alarak, ben onlara göre daha iyiyim demesi dinen uygun olur mu?
Cevap:
Peygamber efendimiz, konu ile alakalı bir hadis-i şeriflerinde buyuruyorlar ki:
(O kimseye bakma ki, dinde senden aşağıdır, zira kendini beğenip, helak olursun. Dinde senden yukarısına bak ki, senden hayırlıdır. Malı çok olana bakma ki, Allahın kısmetine gadab edersin. Şu kimseye bak ki, yiyeceğini zahmet çekerek alın teri ile hazırlar, o zaman da, Hak teâlânın sana verdiği nimete şükredersin.)
***
Sual: Bir topluluğa selam verince, orada bulunan herkesin mi selamı alması gerekir?
Cevap:
Çok kimseye selam verildiği zaman, bir kişi, hatta bir çocuk cevap verince, ötekiler vermese de olur.
***
Sual: Başkasının yerine izin almadan vekil olarak hacca gidilirse ne olur? Vekil olarak hacca gitmekle, nafile olarak gitmek aynı mıdır?
Cevap:
İzinsiz vekil olup hac edenin haccı, kendine olur. Yani kendinin hac borcu varsa, ödenmiş olur. Sevabını, vekil olduğuna bağışlayabilir. Her Müslüman, her ibadetinin sevabını ölü, diri, her Müslümana hediye edebilir. Fakat bağışladığı kimse, hac borcundan kurtulmaz. Vasi olan, yani kendine vasiyet edilen kimse, emir olunan vekili gönderir. Vekil de (istediğini yap) denilmedi ise, başkasını gönderemez.
Vasiyet ederken (vekilim veya başkası) demiş ise veya vekil tayin etmemiş ise, vasi kendi de gidebilir, başkasını da gönderebilir. Hac farz olmayan kimsenin, farz hac için vekil göndermesi caiz değildir. Baliğ olmayan âkıl çocuk vekil olabilir. Belli parayı ücret diyerek vekil tayin etmek caiz değildir. Vekile, âdet olan yol ve nafaka masrafı hesaplanarak (şu kadar para ile) denir. Verilen para ücret değildir, teberrudur. (Eşbâh) kitabının sahibi “rahmetullahi aleyh” diyor ki: (Artan para, vârislere geri verilir.
Vârisler kalan parayı kendine hediye etmeğe ve nefsin için kabul etmeğe, seni vekil ettik derse, vekil böyle yapar). Hac etmemiş, baliğ olmamış kimselerin ve kadının vekil olmaları, Hanefide caiz ise de, Şafiide caiz değildir. Kendisi hacı olan vekil, başkası için hac ettikten sonra, Mekke’de kalıp geri gelmezse caizdir. Fakat, geri gelmesini emretmek efdaldir. (Ukûd-üd-dürriyye)de diyor ki, (Hac etmemiş fakirin, başkası yerine hacca gitmesi caiz ise de, Hille gidince, kendisine de hac etmek farz olur. Mekke’de kalıp, sonraki senede kendi haccını yapması lâzım olur. Fakat, evvelki haccında, memleketine dönmediği için, meyyitin haccı noksan kalmış olur. Vekile para verilirken, istediğini yap denilirse, meyyit için başkasını vekil edebilir) [ve kendi haccını da, o sene, kendi yapar]. (Tam İlmihal s. 341)