
Cevap:
Sadaka-i fıtır az olduğu için, gümüş olarak verilir. (Cevhere) kitabında diyor ki, (Sadaka-i fıtır verirken, arpa, buğday yerine kıymetleri kadar altın, gümüş veya fülüs, yani bakır, bronz para [kağıt para] ve her çeşit mal verilebilir). (Dürr-ül-muhtâr)da ise, (Kıymet olarak altın ve gümüş verilir) diyor. İbni Âbidîn, bu satırı açıklarken diyor ki, “(Cevhere) kitabında, fülüs ve uruz, yani mal da verilir, diyorsa da, kıymet deyince ekseriya altın ve gümüşe işaret olunmaktadır. Kıymet olarak, altın, gümüş vermek daha iyi olduğunu Zeyla’î “rahmetullahi teâlâ aleyh” de bildirmektedir.” O hâlde, fıtrayı, çoğunluğun sözüne uyarak, altın veya gümüş vermelidir. Şimdi gümüş para kullanılmıyor. Kağıt paraların değeri de, altın değerine bağlanmıştır. Bunun için, gümüşün piyasadaki kağıt paraya göre değeri, ahkâm-ı islâmiyyedeki kıymetinden düşüktür. Fakire faydalı olmak için, piyasadaki değerinden verilir. Bunları vermek güç olursa, başka maldan veya kağıt para vermeyip, yarım sâ’, yani [1750 gram] buğday veya un vermelidir. Malikide ve Hanbelide hurma vermek, Şafii’de buğday vermek, Hanefide kıymeti çok olanı vermek efdaldir.
Buğday, un vermek de güç olursa, bunların kıymeti kadar, ekmek veya mısır verilebilir. Ekmek ve mısır verirken, ağırlığa değil, parasına, kıymetine bakılır. (Tam İlmihâl s. 323)
***
Sual: Her sene fıtra kaçtan olacak diye beklenmektedir. Bu konuda İslâmiyetin bildirdiği belli bir ölçü yok mudur?
Cevap:
Fıtra miktarları her sene değişmez. İslamiyetin bildirdiği ölçü; buğday ve undan 1750 gram, arpa, kuru üzüm ve hurmadan kişi başına 3500 gramdır. Her sene bu ölçüye göre verilir. Hanefî mezhebinde, buğday, arpa ve un bol olduğu zamanlarda bunların kıymetini altın veya gümüş olarak vermek daha iyidir. Kıtlık zamanında bunların kendilerini vermek daha sevaptır.
Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde, bir günlük yiyeceği olanın fıtra vermesi farzdır ve buğdaydan, arpadan da, hep bir sâ' vermek lazımdır. Şâfii mezhebinde bir sâ', 1680 gramdır.
Sadaka-i fıtır az olduğu için, gümüş olarak verilir. Cevherede; “Sadaka-i fıtır verirken, arpa, buğday yerine kıymetleri de verilebilir” deniyor. Dürr-ül-muhtârda; “Kıymet olarak altın ve gümüş verilir” denmektedir.
Bu sebeple, fıtrayı, çoğunluğun sözüne uyarak, altın veya gümüş olarak vermelidir. Bunları vermek güç olursa, başka maldan veya kâğıt para vermeyip, 1750 gram buğday veya un, 3500 gram arpa, kuru üzüm yahut hurma vermelidir. Malikide ve Hanbelide hurma vermek, Şafiide buğday vermek, Hanefide kıymeti çok olanı vermek efdaldir.
Fıtra miktarları; buğday, un, arpa, kuru üzüm ve hurma fiyatlarına göre üç liradan üçyüz liraya kadar çıkabilir. Herkes kendi durumuna göre, buğday, un, arpa, kuru üzüm ve hurmadan birini, bildirilen miktarda bizzat kendisini veya kıymetini altın, gümüş olarak verebilir.
***
Sual: Vücuttaki yaraya konan katı veya sıvı ilaçlar, orucu bozar mı?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Merâkıl-felâh şerhinde deniyor ki:
“Başta ve gövdedeki yaraya konulan ilacın, sıvı olsun, katı olsun, beyne ve hazım, sindirim yoluna gittiği bilinirse, oruç bozulur. İçeri gittiği iyi bilinmezse, ilaç sıvı ise, İmam-ı a'zam bozulur dedi. İki imam ise, içeri gittiği iyi bilinmeyince bozulmaz dedi. İçeri sızdığı iyi bilinmeyen ilaç katı ise, üç imam da, bozulmaz dedi.”
Bundan anlaşılıyor ki, sızdığı iyi bilinen ilaç, katı da olsa, sıvı da olsa, üç imam da orucu bozar, buyurmuştur. Koldan, bacaktan, her yerden deri altına, adaleye iğne ile yapılan aşı, ilaç enjeksiyonlarının orucu bozacağı, buradan anlaşılmaktadır.