Cevap:
Yemeyip, içmeyip, açlıktan, susuzluktan ölen kimse, günaha girer. Halbuki, ilaç almayıp ölen kimse, günaha girmez. Namazı ayakta kılacak ve oruç tutacak kadar gıda almak farzdır. Doyuncaya kadar yiyip içmek mubahtır. Doyduktan sonra yemek, içmek ise, haramdır. Yalnız sahurda ve misafiri utandırmamak için yenirse, haram olmaz. Çeşitli meyve, tatlı yemek, içmek caiz ise de, vazgeçmek iyidir. Sofrada, lüzumundan fazla, çeşitli yemekler bulundurmak israftır. İbadete kuvvetlenmek ve misafir için bulundurmak ise, israf olmaz. Lüzumundan fazla ekmek bulundurmak da böyledir.
***
Sual: Karada, suda yaşayan, yılan, kaplumbağa gibi benzeri hayvanların etini yemenin, dinimiz açısından hükmü nedir?
Cevap:
Avını köpek dişi veya pençesi ile yakalayan hayvanın etini yemek haramdır. Karada, suda yaşayan haşeratı yemek, helal değildir. Mesela, kertenkele, kaplumbağa, yılan, kurbağa, akrep, yengeç, fare, köstebek, kirpi, sincap yemek helal değildir. Avlanılan, yakalanan her balığı yemenin helal olduğu, Mâide sûresinde bildirilmektedir. Su içinde kendiliğinden ölüp, karnı üst tarafta duran balık yenmez. Ağ, saçma, ilaç ve sarsıntı ile ölen her balık yenir.
***
Sual: Eti yenen hayvanlardan gayr-i müslimlerin kestikleri ile Müslümanların besmelesiz olarak kestikleri hayvanların eti yenir mi?
Cevap:
Kitaplı kâfirlerin, kendi kitaplarına göre ve kendi dilleri ile Allahü teâlânın ismini söyleyerek kestiklerini, kadının, çocuğun ve cünüp olanın kestiğini yemek caizdir. Besmele çekmesi unutularak kesileni ve avlananı yemek de caizdir. Şafii mezhebinde Besmelesiz kesileni yemek de caizdir. Maliki mezhebinde ise, besmelesi unutulan da yenmez.
***
Sual: Piyasada tiryak isminde, ilaç olduğu söylenen bir içecek var. Bunu kullanmanın mahzuru var mıdır?
Cevap:
Tiryak denilen ilaçta, yılan eti, ispirto varsa, içmesi haram, satması caizdir. Bunların bulunduğu bilinmiyorsa, içmek de caiz olur. Tiryak, afyon demektir. Afyona alışmış olanlara tiryaki denir. Eski Yunan hakimlerinin, zehirlenmelere karşı yaptıkları bir ilaca da denir. İçinde afyon, yılan eti ve ispirto vardır.
***
Sual: Dinde yüksek derecelere kavuşmak için iman ettikten sonra ne yapmalıdır? Yalnız ibadet etmekle, hakikate kavuşulmaz mı?
Cevap:
Urvetülvüskâ Muhammed Masum Fârûkînin (Mektûbât) kitabı birinci cilt 78. mektubunda buyruluyor ki: Dinde yüksek derecelere kavuşmak için, [Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek ve ahkâm-ı islâmiyyeye uymak ve sonra] Ehl-i sünnet âlimlerine muhabbet bağı ile bağlanmak lâzımdır. [İmanın doğru olması için, ahkâm-ı islâmiyyeye uymak lâzım olduğuna inanmak lâzımdır. Ehl-i sünnet imanı böyledir.] Sadık olan talip, âlime muhabbeti sebebi ile, onun bâtınından [kalbinden] gelen feyzleri [yani Allah sevgisini] alır. Yavaş yavaş onun gibi olur. (Fenâ-yı kalb), [Allahdan başka bir şey hatırlamamak], fenâ-yı hakîkînin başlangıcıdır demişlerdir. Sevmeden ve fenâ hâsıl olmadan, yalnız ibadet etmekle, hakikate kavuşulmaz.
İbadet, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşturan sebeplerden biri ise de, fenâ, yani aşırı muhabbet de şarttır. Âlim de, teveccüh ederse, onu severse, yalnız muhabbet, maksada kavuşturur. Riyazetler çekmek, yani nefse sıkıntı veren şeyleri yapmak ve erbainler çekmek, yani kırk gün bir yerde kapanmak şart değildir. (Hak Sözün Vesîkaları s. 331)