Cevap:
Bu, çok yanlıştır. Zira, din esasları hakkında hiç bir malumatı olmayan bir insan, bir rehber olmadan Kur’ân-ı kerimin ve hadîs-i şeriflerin derin manasını anlayamaz. Kur’ân-ı kerim ve hadîs-i şerifleri bize açıklayan büyük din âlimleri vardır.
En mükemmel bir sporcu bile, yüksek bir dağa çıkarken kendisine bir rehber arar. Bir büyük fabrikada mühendislerin yanında ustabaşılar ve ustalar vardır. Böyle bir fabrikaya ilk giren işçi, evvelâ ustalarından, sonra ustabaşılarından işinin inceliğini öğrenir. Bunları öğrenmeden önce, yükse
k mühendis ile temas ederse, onun sözlerinden, hesaplarından hiç bir şey anlamaz. Çok iyi silâh kullanan bir kimse bile, kendisine verilen yeni bir silâhın nasıl kullanılacağı kendine öğretilmeden, onu doğru kullanamaz.
Bunun içindir ki, din ve iman işlerinde, Kur’ân-ı kerimin ve hadîs-i şeriflerin manalarını anlayabilmek için, kendilerine (Mürşid-i kâmil) ismini verdiğimiz büyük din âlimlerinin eserlerinden faydalanmamız gerekmektedir. İslam dinindeki Mürşid-i kâmillerin en üstünleri, dört mezhep imamlarıdır. Bunlar, imâm-ı a’zam Ebû Hanife, imâm-ı Şâfiî, imâm-ı Mâlik ve imâm-ı Ahmed bin Hanbeldir “rahmetullahi aleyhim ecma’în”. Bu dört imam, İslam dininin dört temel direkleridir.
Kur’ân-ı kerimin ve hadîs-i şeriflerin manalarını doğru olarak öğrenmek için, bunlardan birinin kitaplarını okumak lâzımdır. Bunların her birinin kitaplarını açıklayan binlerce âlim gelmiştir. Bu açıklamaları okuyan, İslam dinini doğru olarak öğrenir. Bu kitapların hepsindeki iman bilgileri aynıdır. Bu doğru imana (Ehl-i Sünnet) itikadı [inancı] denir. Sonradan uydurulan, bunlara uymayan bozuk, sapık inanç yollarına (Bid’at) ve (Dalâlet) yolları denir. (Herkese Lazım Olan İman s. 89)