CEVAP
Maddeler hâlinde bildirelim:
1- Bir zengin, bayramın birinci, ikinci veya üçüncü günü kurban kesip sefere çıksa vacibi yerine getirmiş olur. Üçüncü günü seferden dönse de, artık tekrar kurban kesmesi gerekmez.
2- Zengin, bayramın üçüncü günü kurban kesmeden sefere çıkarsa, üzerine vacib olduktan sonra çıktığı için günaha girer. Birinci veya ikinci günü çıksaydı kendisine vacib olmadan çıktığı için günah olmazdı. Kurban, bayramın üçüncü günü imsak vaktinden sonra vacib olur.
3- Kurban kesmeden sefere çıkan zengin, seferdeyken kurban kesmiş olsa bile, bu kestiği nâfile olduğundan bayramın üçüncü günü memleketine gelip mukim olursa, tekrar ona kurban kesmek vacib olur.
4- Bir zengin, kurban kesmek niyetiyle bir koyun satın aldıktan sonra, sefere çıksa ve bayramın üçüncü günü de seferde olsa, vekâlet verip o koyunu kestirmesi gerekmez, yani seferi olduğu için kurban kesmesi vacib olmaz. Seferi iken de kurban kesmek çok sevabdır, Sırat’tan geçirir. Bu bakımdan zengin olanın, sevabdan mahrum kalmaması için seferde de kurban kesmesi iyi olur.
Kurbanda vekil
Sual: İbni Abidin’de, (Kurban satın almaya vekil olan, başkasını, bu da başkasını vekil edip, sonuncu vekil satın alsa, sahibi izin verirse caiz olur) deniyor. Buna göre, bir vatandaşın bir vakıf yetkilisine veya yetkililerine verdiği vekâletle, vekil edilen kişi başkasını vekil edip o alsa, sahibinden izin alınmadığı için o iş caiz olmuyor. Vakıflar, dernekler niye yanlış iş yapıyorlar?
CEVAP
Yanlış yapılmıyor. Vakfın yetkilisine vekâlet veren, sadece satın almaya vekil etmiyor. Kurbanı almaya, aldırmaya, kesmeye, kestirmeye, etini ve derisini dilediği gibi tasarruf etmeye umumi vekil ediyor. Vekil eden zaten sonuncu vekile de izin vermiş oluyor. Ayrıca izin almak gerekmiyor. İhlâs Vakfı yıllardır bu işi dine uygun olarak yapıyor.