İmam-ı Rabbanî hazretleri gibi büyük zatların hakkı, ana baba hakkından da önce gelir. Eğer büyükler, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadını bildirmeselerdi, biz kim bilir hangi çarpık itikad içinde olacaktık. Ayrıca, dinimize hizmet etmeye çalışan böyle salih Müslümanlar ve kıymetli hizmetler olmayacaktı. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Siz Müslüman olmadan önce, birbirinize düşmandınız, Müslüman olunca, İslam nimeti sayesinde kalbleriniz birbirinize ısındı, [birbiriniz için canlarınızı feda edecek hâle gelen] din kardeşi oldunuz. [Bu nimet size yetmez mi?])
Eğer büyükler ve yaptıkları hizmetler olmasaydı, birbirimizi Allah için sevmekten, Onun razı olduğu şekilde dinimize hizmet etmekten haberimiz olmazdı. Onun için hoca hakkı, ana baba hakkından daha kıymetlidir. Evet, ana baba bizim için çok sıkıntı çekmişlerse de, ölünce ne olacak? Çünkü ana babadan elde edilen iman, insanı âhirette kurtarmıyor.
Kur’an-ı kerimde mealen (Ey iman edenler, Allah’a ve Peygambere iman edin!) buyuruluyor. Buradaki (İman edenler, iman edin!) ne demektir? Manâsı, (Ana babanızdan öğrendiğiniz İslamiyet’i şimdi bir mürşid-i kâmilden veya onun kitaplarından tam olarak, noksansız öğrenin, böylece beni tanıyın, emir ve yasaklarıma uyarak hakiki imana kavuşun!) demektir.
Büyüklerimize teşekkür etmek ve dualarını almak için şu üç maddeye uymaya çalışmalıyız: