CEVAP
Eğer kibirli olduğu açıkça biliniyorsa salih olamaz. Kibrini başkaları da anlıyorsa fâsıktır. Tevazu sahibi densin diye, kibrini, (bu âciz), (bu zavallı), (bu günahkâr) diyerek gizlemeye çalışıyorsa, başkası anlayamıyorsa fâsık denmez.
Kibir, Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Kibir her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır. Kibir şeytanın sıfatı ve kovulma sebebidir.
Güçlü insan mütevazı, âciz insan kibirli olur.
Kibirle küfür arasında çok ince bir zar vardır. Kibrin bir adım ötesi küfürdür.
Âciz insan, noksanlığını tamamlamak için kibirli olur. Faziletli kimsenin kibirlenmeye ihtiyacı yoktur.
Bütün kötülüklerin başı kibirdir. Kibirli olan çok ahmak olur. Kârını, zararını düşüremez.
Âciz insan kibirli olur. Kibir, şirkin kardeşidir. Kibir taşıyan kafada, akıl bulunmaz. Nefsi aradan çekmeli, kendimizden iğrenmeliyiz. Kendinden tiksinmeyen kurtulamaz.
Herkes kendinin kibirli olup olmadığını anlayabilir. Mesela şunlar varsa kibirlidir:
1- İstişare etmiyorsa, arkadaşlarına danışmıyorsa, bilmediklerini soramıyorsa, peki diyemiyorsa, hatasını kabul edemiyorsa, özür dileyemiyorsa, kimseden dua isteyemiyorsa, vara yoğa kızıp öfkeleniyorsa, başkalarını beğenmiyorsa, birine yol sorarken bile çekiniyorsa,
2- Üzerinde hakkı bulunanları, tanıdıkları, fakirleri, garipleri ziyaret etmiyorsa,
3- Her konuda kendini haklı kabul ediyorsa, kendi görüşünün doğru olduğunu anlatmaya çalışıyorsa, haklı olduğunu ispat için deliller buluyorsa, (Şu kitaplarda şöyle diyor, falanca büyük zat böyle buyurdu) diyerek kendisinin haklı olduğunda ısrar ediyorsa,
4- (Benim dediğim doğru) veya (Benim dediğim olacak) diyorsa, bu konuda tartışmaya giriyorsa,
5- Bir kimse, biraz bilgiliyse, ibadet de yapıyorsa, böyle olmayan insanı, adam yerine koymaz, helâk olmuş zavallı biri gibi görür. Kendisi için sevdiğini başkası için sevemez. Hakkı ve hakikati başkalarından duysa kabul etmez. Onların nasihatine, tavsiyesine uymayı nefsine yediremez.
6- Kibrini örtmek için mütevazı ve edepli gözükmeye çalışıyorsa, (bendeniz), (bu günahkâr), (Biz bu işlerden anlamayız) gibi şeyler söylüyorsa,
7- Kendisine emr-i maruf yapılınca, (Allah’tan kork şunu yap, şunu yapma!) denince, eğer kabul etmezse, o kişi nefsine mağlup olmuş, kibre düşmüş demektir.
8- Herkese sıkıntı veriyor, herkesi şikâyet ediyorsa, [Mütevazı olan ne şikâyet eder, ne şikâyet edilir. Mütevazı ölü demektir. Ölü, kimseyi şikâyet etmez; ölüyü de şikâyet eden olmaz.]
9- Herkeste kusur, kabahat arıyorsa, onları bilgisiz, cahil, kendini onlardan üstün görüyorsa,
10- Fırsat buldukça rütbesinden, makamından, faziletinden bahsediyorsa. [Mesela, (Ben yüzbaşı iken erlerin namaz kılmasına izin verirdim), (Kaymakamken fakirlere yardım ederdim), (Doktorluğumda, çok garibana ücretsiz baktım, ilaçlarını verdim) diye övünüyorsa vaziyeti iyi değildir.]
Bir menkıbe:
Yeni gelmiş bir talebe, bir gün dergâha girmek isterken, dergâhın köpeği hırlayarak girmesine engel olur. Ne yapsa fayda yok. Köpek, hiç kimseyi içeri sokmaz. Müridin hocası durumu gizlice takip eder. Mürid, köpeğe yaklaşıp, (Sen de, ben de bu kapının birer köpeğiyiz. Çekil de içeriye gireyim) deyince, köpek, kuyruğunu sallayıp çekilir ve mürid de içeri girer. Hocası buna hemen icazet verir. Yıllarca dergâhta hizmet eden talebeler duruma taaccüp edince, hocaları der ki:
(O, kibretmedi, kendisini köpekten üstün görmedi. Burada bulunuş maksadını anladı ve maksadına kavuştu.)
Akıllı düşman
Eski hasır, elbette necis posttan iyidir,
Bil ki, akıllı düşman, ahmak dosttan iyidir.