Sual: Allahü tealanın bildirdiği emir ve yasakları niçin böyledir, niçin şöyledir diyerek sorgulamak, uygun olur mu?
Cevap:
Zamanımız insanları, dünya menfaatlerini ele geçirmek için, çok ince düşünüyor ve çalışıyor, didiniyorlar da, sonsuz bir saadet ve felaket karşısında bulunduklarına inanmaya ehemmiyet vermiyorlar. Bunu hiç düşünmüyorlar. Allahü teâlâ insanlara akıl verdi. Buna karşılık, onlara faydalı vazifeler yükletti. Bunları bildirmek için, Peygamberler gönderdi. İnsan dünyadaki hayat mücadelesini ve yaşama kanunlarını bilmezse, yahut bilip de onlara göre çalışmaz ise, zararını gördüğü gibi, bu kanunları koyan Allahın daha çok bir ehemmiyetle emrettiği din ve ahiret kanunlarını bilmemek, bilse de, bunlara uymamak da, elbette zararlı olur. Sefil ve sıkıntıda yaşayanları niçin yarattı, onların ne kabahati vardır demek yersiz olduğu ve onlara bir fayda vermediği gibi; “Ahirette azap çektireceği insanları niye yarattı?” demenin de, faydası yoktur. Dünyaya gelmesi ve ölmesi kendi elinde olmayan insanın, Allahın dünya ve ahiretteki kanunlarına dil uzatmaya ne hakkı vardır? Ancak, bu kanunlara uymakla saadete kavuşabilir.
***
Sual: Allahü tealaya iman etmeden, inanmadan yapılan iyi amellerin, işlerin ahirette faydası olmaz mı?
Cevap: Allahü teâlâya inanarak ve Onun emri olduğu için değil de, başka sebeple yapılan iyi işler, yani imansız olan ameller, kıymetsizdir. Amelsiz olan iman ise, kıymetli ve faydalıdır. Müslümanlar, ahirette azap çekmek ihtimalinden kurtulmak için, İslamiyetin ahkamını, hükümlerini yerine getirirler. Hele, dünyada saadete kavuşmaları, bu ahkamı, hükümleri yapmakla olur. Amel, imanın şartı değilse de, imanın kemalinin, olgunlaşmasının şartıdır. İman bir bakımdan, ilimdir. Dünyada her terakki, ilerleme ve saadet, ilimden bekleniyor da, ahirette kuvvetli ilme dayanan iman sebebi ile insanın saadete kavuşmasına niçin şaşılıyor? Bu kadar kıymetli olan imanı ehemmiyetsiz zannetmemelidir. Bunu, kazandıracağı ebedî, sonsuz mükafatın büyüklüğüne karşı küçümseyenler, ele geçirmekle şereflenmemiş olan zavallılardır.
***
Sual: Kötülüklerin en kötüsü nedir?
Cevap: Kitaplarda, küfür bahsinde kötülüklerin en kötüsü, Allahü teâlâya inanmamak, dinsiz olmaktır deniyor.
***
Sual: Bir kimse, namazı kaç rekat kıldığında tereddüt ederek, biraz düşünse, secde-i sehiv yapması gerekir mi?
Cevap: Namaz kılan bir kimsenin, kaç rekat kıldığını şaşırıp, namaz içinde düşünmesi, sonraki rüknün veya vacibin, bir rükün zamanı kadar gecikmesine sebep olursa, bu arada, âyet ve tesbih okusa bile, secde-i sehiv yapması lazım olur. Namazın içindeki farzlara Rükün denir. Bir âyet okumak, rüku ve iki secde, son rekatte oturmak, birer rükündür. Namazda düşünmek, bir farzı veya vacibi geciktirince, secde-i sehiv lazım oluyor. Mesela, son rekatte oturunca düşünürse, selam vermesi gecikirse, secde-i sehiv lazım olur. Fazla okuduğu salevat ve dua, sünnet olarak değil, düşünce, dalgınlık sebebi ile olduğu vakit, vacibin gecikmesi suç oluyor. Başka bir namazı kılıp kılmadığını veya dünya işlerinden herhangi birini düşünürse, bir rüknün gecikmesine sebep olsa bile, secde-i sehiv lazım olmaz.
***
Sual: Namaz kıldıktan sonra, kaç rekat kıldığında şüphe eden bir kimse, bu namazı tekrar mı kılar?
Cevap: Bir kimse, namazını bitirdikten sonra, kaç rekat kıldığında şüphe ederse, buna vesvese denir. Buna ehemmiyet vermez. Ancak namazdan sonra, bir adil Müslüman, yanlış kıldın derse, tekrar kılması iyi olur. İki adil kimse söylerse, tekrar kılması vacib olur. Adil olmazsa, sözünü dinlemez.
***
Sual: Cemaatle namaz kılındıktan sonra, cemaatten bazıları, namazı eksik kıldık derlerse, ne yapılır?
Cevap: İmam doğru, cemaat ise, yanlış kıldık derse, imam kendine güveniyorsa veya bir şahidi olursa, tekrar kılınmaz.
***
Sual: Secde-i sehiv için iki tarafa selam vermek gerekir mi?
Cevap: Secde-i sehiv yapmak için, bir tarafa selam verdikten sonra, iki secde yapıp oturulur ve namaz tamamlar. İki tarafa selam verdikten sonra veya hiç selam vermeden de, secde-i sehiv yapmak caizdir.
***
Sual: Dinin hükümlerinden birisi hakkında vacip veya bidat olduğunda tereddüt eden kimse, bu hükmü yapar mı yoksa terk mi eder?
Cevap: Bir şeyin vacip veya bidat olmasında şüphe edilse, bu şeyi yapmak iyi olur. Bidat ile sünnet arasında şüphe olsa, o şeyi yapmamak lazım olur.
***
Sual: Abdestsiz olduğunu bilerek namaz kılanın imanı gider mi?
Cevap: Abdestsiz olduğunu bilerek namaz kılmak, sünnet olan bir işi beğenmemek küfür olur.