Cevap: Ekmek parası kazanmak için çalışırken hasta olacağını bilen işçinin, hasta olmadan önce orucu bozması caizdir. Üç günlük yola yani 104 kilometre ve daha uzağa gitmek için niyet ederek yola çıkan kimse, misafir, yolcu olur. Böyle misafir, orucunu ertesi gün bozabilir ve Ramazandan sonra kaza eder ise de, eğer yolculuğu zarar etmezse, tutması efdaldir. Yolda ve onbeş günden az kalacağı yerde tuttuğu orucu bozarsa, kefaret lazım olmaz. Misafirliği, yolculuğu bitip evine gelince veya gittiği yerde onbeş gün kalmaya niyet edince, tutmadığı günleri kaza eder. Hasta olmayan ve misafir olmayanların, işçi, asker, talebe olsalar da, oruç tutmaları lazımdır. Tutmazlarsa, günahı büyüktür. Kaza etmeleri lazımdır. Niyetli iken bozarlarsa, kefaret de lazım olur.
***
Sual: Oruçlu iken, yılan veya akrep sokarsa, ilaç almak için orucu bozmak mı gerekir?
Cevap: Bu konuda Bahr-ür-râıkda deniyor ki:
“Zehirli hayvan sokan kimse, ilaç için orucu bozup, Ramazandan sonra yalnız kaza eder.”
***
Sual: Oruçlu iken başı ağrıyan, ilaç almak için karar veremeyen ve bir doktor da bulamayan kimse, nasıl hareket eder?
Cevap: Bu konuda İmâd-ül-islâmda deniyor ki:
“Müslüman mütehassıs tabip, doktor bulamazsa, kendi tecrübesi de yoksa, önce bükülmüş kağıt parçasını veya çiğ bir pirinç tanesini susuz yutup, sonra yemeli, ilaç almalı, böylece kefaretten kurtulmalıdır.”
***
Sual: Oruçlu iken misvak kullanmak, kan aldırmak orucu bozar mı?
Cevap: Oruçlu iken misvak kullanmak, hacamat olmak, kan aldırmak orucu bozmaz ve mekruh da değildir.
***
Sual: Oruçlu iken çiçek, kolonya gibi şeyleri koklamanın bir zararı olur mu?
Cevap: Sürme ve bıyık yağı kullanmak, çiçek, misk, kolonya koklamak, orucu bozmadığı gibi, mekruh da değildir.
***
Sual: Dinimizin bildirdiği bir özür sebebiyle oruç tutamayanların da, sadaka-i fıtır vermesi gerekir mi?
Cevap: Özrü sebebi ile oruç tutmayanların da, sadaka-i fıtır vermesi lazımdır.
***
Sual: Erkeklerin yakalarına çiçek takmalarının mahzuru olur mu?
Cevap: Sürme, bıyık yağı, ziynet için, mekruh olacağı gibi, elde, yakada çiçek taşımak da mekruh olur.
***
Sual: Zekât malı ne demektir ve hangi malların zekâtı verilir?
Cevap: (Zekât malı), artan, çoğalan mal demektir. Bu da dört nevdir: Senenin yarıdan fazlasında, çayırda otlayan dört ayaklı, dişi erkek karışık, yahut yalnız dişi, (sâime) hayvanlar, ticaret için satın alınan mallar, altın ve gümüş eşya, topraktan çıkan gıda maddeleridir. Çayırda, yalnız erkek hayvanı olanlara ve katırı, eşeği olanlara, bunların zekâtlarını vermek farz değildir. Devenin, sığırın ve koyunun yavruları, büyükleri ile birlikte olunca, zekât hesabına katılırlar. Zekât, uşur, kefaret ve sadaka-i fıtır olarak verilecek mal yerine, bunların kıymetlerini de vermek câizdir. Şafiide câiz değildir.
Zekât farz olduktan sonra, mal helâk olursa, sâkıt olur. Sâhibi telef ederse sâkıt olmaz.
Âkıl ve baliğ olan Müslümanın, tam mülkü olan ve helal yoldan gelmiş olan zekât malının miktarı, nisap miktarı olduktan bir (hicri) sene sonra, bu mâlın belli miktarını sekiz sınıf Müslümandan bir veya birkaçına vermesine zekât denir. Verilen kimsenin Müslüman olması lâzımdır. Tam mülkü demek, kullanması mümkün ve câiz olan malı demektir. Satın alınan mal, söz kesilince mülk olur ise de, teslim alınmadan önce, kullanılması mümkün olmadığı için, tam mülk olmaz. Fakir, aldığını geri hediye ederse, verenin geri alması câiz olur. (İslâm Âhlâkı s. 293)