Cevap:
Vekalet, bir kimsenin, bir işi yapmak için, başkasını kendi yerine koyması, başkasına iş havalesi demektir. Yerine geçirilen başka kimseye Vekil denir. Vekil edene Sahip denir. Bir kimsenin sözünü başkasına götürene Resül veya Haberci denir.
Birini vekil yapmak, icap ve kabul ile olur. Yani “Seni vekil yaptım” ve “Kabul ettim” sözleri veya yazıları ile olur. Vekil, cevap vermeden, işi yapmaya başlasa, kabul etmiş olur. İş habersiz yapıldıktan sonra, sahibinin, izin verdim demesi ile de, vekil etmiş olur. Kiracı kira ile, kiradaki malı tamir etmeye vekil yapılabilir.
***
Sual: Kur’ân-ı kerimde bildirilenleri anlamak ve öğrenmek için ne yapmalıdır?
Cevap:
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerimi, sevgili Peygamberine, Cebrâil ismindeki melek ile, yirmiüç senede gönderdi. Vefatından sonra, hazret-i Ebu Bekir’in emri ile, bir araya toplandı ve bu kitaba Kur’ân-ı kerim ve Mushaf denildi. Kur’ân-ı kerimin hepsi, Arabi’dir. Manasını herkes anlayamaz. Kelam-ı ilâhiden, murâd-ı ilâhiyi, yalnız Muhammed aleyhisselam anlamış, Eshâbına bildirmiştir. Muhammed aleyhisselamı gören Müslümana Sahâbi, hepisine Eshâb denir. Eshâb-ı kiram, Resûlullah Efendimizden öğrendiklerinin hepsini, talebelerine bildirdi. Bunlar da, açıklayarak, binlerce kitaplarında yazdılar. Bunlara Ehl-i sünnet âlimleri denir. Dört mezhep imamları ve imam-ı Ahmet Rabbânî, Muhammed Masûm hazretleri, Ehl-i sünnet âlimleridirler. Görülüyor ki, Kur’ân-ı kerimin manasını doğru olarak öğrenmek isteyenin, Ehl-i sünnet âlimlerinin Fıkıh ve İman kitaplarını ve imam-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât kitaplarını okuması lazımdır. İman kitaplarında, kalp ile inanılacak bilgiler yazılıdır. Fıkıh kitaplarında, beden ile yapılacak işler, ibadet, muamelat bilgileri yazılıdır.
***
Sual: Bir konuda vekil olan kimse, bir başkasını aynı konuda vekil edebilir mi?
Cevap:
Vekil, sahibinden ayrıca izin almadıkça veya “istediğini yap” diyerek “Umûmî vekil” edilmedikçe, başkasını kendine vekil yapamaz. Yalnız, zekât vermek için olan vekil, izinsiz olarak başkasını, o da başkasını vekil yapabilirler. İkinci vekil, doğrudan doğruya sahibin vekili olur.
***
Sual: Sünnete uygun okunan ezanı tekrar etmeli midir?
Cevap:
Sünnete uygun olarak okunan ezanı duyan kimse, cünüp olsa da, cami haricinde Kur’ân-ı kerim okuyor ise de, işittiğini yavaşça söylemesi sünnettir. Başka bir şey söylemez. Selama cevap vermez. Bir iş yapmaz. Ezanı işiten erkeklerin işini bırakıp, cemaate gitmesi vacibtir. Evinde ehli ile de cemaat yapabilir. Fakat, [Cami’de salih imam varsa] camiye gitmek efdaldir.
Hutbe dinlerken, avret yeri açık iken, yemekte, din dersi okumakta iken ve cami içinde Kur’ân-ı kerim okurken ezan tekrar edilmez. Fakat, ezan sünnete uygun okunmuyorsa, mesela bazı kelimeleri değiştirilmiş, tercüme edilmiş ise ve bazı yerinde teganni ederek okuyorsa [veya ezan sesi, hoparlör denilen aletten geliyorsa] bunu işiten, hiçbir parçasını tekrar etmez. Fakat, bunları da hürmet ile dinlemelidir. (Tam İlmihal s. 206)