CEVAP
Bir kere o hikâye uydurmadır. Doğru olsa bile, ona dayanarak İbni Mübarek hazretleri, öyle bir şey, kesinlikle söylemez. Çünkü o hadis, fıkıh ve tasavvuf âlimidir. Kur'anda her şey bulunsaydı hadis, fıkıh ve tasavvuf kitaplarını yazmazdı. İmam-ı Şa'rânî hazretleri buyuruyor ki:
(Bize yalnız Kur'andan söyle!) diyen birine, Eshab-ı kiramdan İmran bin Husayn hazretleri, (Ey ahmak! Kur’an-ı kerimde her şeyi bulmak mümkün değildir. Mesela namazların kaç rekât olduğunu bulabilir misin?) buyurdu. Hazret-i Ömer’e, (Farzların seferde kaç rekât kılınacağını Kur’anda bulamadık dediklerinde, (Allahü teâlâ, bize Muhammed aleyhisselamı gönderdi. Kur’an-ı kerimde bulamadığımızı, Resulullah efendimizden gördüğümüz gibi yapıyoruz. O, seferde dört rekât farzları iki rekât kılardı. Biz de öyle yaparız) buyurdu. (Mizan-ül-kübra)
İşte Eshab-ı kiramın yolu budur. İbni Mübarek hazretleri, bu yola aykırı bir şey söylemez. Kur'an-ı kerimde bulamayacağımız meselelerden birkaçı şöyledir:
1- Günde kaç vakit namaz farzdır? Hadis-i şeriflere inanmayanlar, Resulullah'ın tatbikatını kabul etmeyenler, bunun için namaz vakitlerinin 3 veya 6 vakit olduğunu söylüyorlar.
2- Namazların rekât sayılarını da Kur’anda bulamayız. Mesela ikindinin dört, akşamın üç rekât olduğunu nasıl bulurduk?
3- Namazın nasıl kılınacağını Kur’anda bulamayız.
4- Namazın farzlarını ve namazı bozan şeyleri bulamayız.
5- Ayaklara mest giyilip giyilmeyeceğini bulamayız.
6- Cenaze ve bayram namazlarının nasıl kılınacağını bulamayız.
7- Orucun farzlarının hepsini bulamayız.
8- Haccın farzlarını bulamayız.
9- Zekât nisabı ve hangi maldan ne oranda verileceğini bulamayız.
10- Orucu bozan şeylerin hepsini bulamayız.
11- Orucu bozup kefaret gerektiren şeyleri bulamayız.
12- Oruç kefaretini ve miktarını bulamayız.
13- Hukuk bilgilerinin çoğunu bulamayız.
14- Hangi hayvanlar yenir, hangileri yenmez, hepsini bulamayız. Yılan, köpek, fil yenir mi yenmez mi bulamayız.
15- Haramların hepsini bulamayız. Mesela dövme yaptırmak haram mıdır değil midir? Kur’anda bulamayız.
Sahih-i Müslim’de bildiriliyor ki:
Eshab-ı kiramdan İbni Mesud hazretleri, (Dövme yapan ve yaptırana lânet olsun) hadis-i şerifini söyleyince, yaşlı bir kadın, (Ben Kur’anı okudum, ama böyle bir lânet yok) dedi. İbni Mesud hazretleri, (Dikkatli okusaydın mutlaka görürdün) buyurarak, Haşr sûresinin (Resulullah’ın size verdiklerini alın, yasakladıklarından sakının!) mealindeki yedinci âyet-i kerimesini okudu. (Müslim)
Şu hâlde Kur'anı anlamak için, onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç vardır. Hadis-i şerifleri de anlamak için âlimlere ihtiyaç vardır. Herkes Kur’anı anlayabilseydi, o zaman peygambere ne lüzum kalırdı? Eğer herkes Kur'an-ı kerimi anlayabilseydi, 72 sapık fırka meydana çıkmazdı. Zamanla değişen, âdetlerdir.
Din zamanla değişmez.
Âlimler de, âyetleri açıklayıp Kur'an-ı kerimden hüküm çıkarabilselerdi, Allahü teâlâ Peygamberine, sadece (Sana vahiy olunanları tebliğ et!) derdi. Ayrıca açıklamasını emretmezdi. Resulullah, Kur'an-ı kerimde, kısa ve kapalı olarak bildirilenleri açıklamasaydı, Kur'an-ı kerim kapalı kalırdı. Sünneti de, müctehid âlimler açıklamıştır.
Demek ki, dinimizi doğru öğrenebilmek için herkes, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anlamaya çalışmamalı, kendi mezhebinin hükmüne uymalıdır.