1- Kitap ve sünnet birlikte söylenince, kitap, Kur’an-ı kerim, sünnet de, hadis-i şerifler demektir.
2- Farz ve sünnet denilince, farz, Allahü teâlânın emirleri, sünnet ise, Peygamberimizin sünneti, yani emirleri demektir.
3- Sünnet kelimesi yalnız olarak söylenince, İslamiyet, yani bütün ahkâm-ı İslamiyye demektir.
Peygamberin emirleri arasında farzlar da olduğu için, ikinci maddedeki tarif yanlış değil midir?
CEVAP
Yanlış değildir. Bunları maddeler halinde açıklayalım:
1- Kitab ve Sünnet denince, kitaptan kasıt Kur’an-ı kerimdir. Sünnet de hadis-i şeriflerdir. Hadis-i şeriflerin içinde, farzlar da vardır, haramlar da vardır. Ef’âl-i mükellefîn’in hepsi vardır, yani, farz, vacib, sünnet, müstehab, mubah, haram, mekruh, müfsid olan hükümlerin hepsi vardır. Birer örnek verelim:
Farz ve vacib için bir örnek:
Farz, yapılması açıkça ve kesin olarak bildirilen dinin emirlerine denir. Vacib, yapılması farz gibi kesin olan emirlere denir, bunların delilleri farz gibi açık ve kesin değildir. Vitir namazını ve Bayram namazlarını kılmak, zengin olunca kurban kesmek, sadaka-i fıtr vermek vacibdir. Vacibin hükmü farz gibidir. Vacibi terk etmek, tahrimen mekruhtur. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Sadaka-i fıtr, hür, köle, erkek ve kadın, her Müslümana vacibdir.) [Hâkim]
Vacib kelimesi, burada farz anlamındadır. Farz ve vacib birlikte kullanınca, vacib farz anlamında olmaz. Hanefî’deki, sünnet ve farz arasındaki hüküm anlaşılır. Bir örnek:
Sadaka-i fıtr, üç mezhepte bir günlük yiyeceği olana farzdır. Hanefî’de ise, ancak nisabı bulan Müslümana vacibdir, farz değildir.
Sünnet için bir örnek:
Peygamber efendimizin yapılmasını övdüğü yahut devam üzere kendisinin yaptığı veyahut yapılırken görüp de mani olmadığı şeylere sünnet denir. Sünneti beğenmemek küfürdür. Beğenip de yapmayana azap olmaz. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır.) [Deylemi]
(Allahü teâlâ Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de size teravih namazını sünnet kıldım.) [Nesai]
Müstehab için bir örnek:
Peygamber efendimizin sevdiği, beğendiği hususlardır. Güzel giyinmek, güzel koku sürünmek müstehabdır. Bunları yapana çok sevab verilir, yapmayan günaha girmez. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Abdest alırken ayak parmaklarını hilalleyin!) [Ebu Davud]
Âlimlerimiz bu hilalleme emrinin müstehab olduğunu bildirmişlerdir.
Mubah için bir örnek:
Yapılması emir olunmayan ve yasak da edilmeyen şeylere mubah denir. İyi niyetle işlenmesinde sevab, kötü niyetle işlenmesinde azap vardır. Uyumak, helalinden çeşitli şeyler yiyip içmek, helalinden çeşitli elbiseler giyinmek gibi işler, mubahtır. Bunlar, İslamiyet’e uymak, emirlere sarılmak niyetiyle yapılırsa sevab olur. Sıhhatli olup, ibadet yapmaya niyet ederek, yemek içmek böyledir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Namazda yılanla akrebi öldürün.) [Nesai]
Bu emir, mubah bir emirdir. Yani namazı bozmayı mubah kılan emirlerden biridir.
Haram için bir örnek:
Dinimizde (Yapmayın) diye açıkça yasak edilen şeylerdir. Haramların yapılması ve kullanılması kesinlikle yasaklanmıştır. Haram olan şeyleri terk etmek, onlardan sakınmak farzdır ve çok sevabdır. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Altın ve ipek, ümmetimin kadınlarına helâl, erkeklerine ise haramdır.) [Taberani]
Mekruh için bir örnek:
Allahü teâlânın ve Resulünün beğenmediği ve ibadetlerin sevabını gideren şeylere mekruh denir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Zeval vakti namaz kılmak mekruhtur.) [İbni Adiy]
Müfsid için bir örnek:
Müfsid, amelleri, ifsad eden, temelinden giderene denir. İmanı ve namazı, nikâhı, haccı, zekâtı, alış ve satışı bozmak gibi. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Yatarak uyumak abdesti bozar.) [Tirmizî]
2- Farz ve sünnet denince, buradaki sünnet, Peygamber efendimizin farz olmayarak yaptığı işler demektir. Sünnet, yalnız olarak kullanılınca İslamiyet demektir. Bu sünnete uyanlara, Ehl-i sünnet denir. (Cevhere)
Farz ve sünnet tabirindeki sünnetin içinde farz yoktur. Farz ve sünnet tabirindeki sünnet, bilinen sünnetlerdir. S. Ebediyye’de, bu anlamdaki sünnetin açıklamasında ise, sünnetin ne olduğunun anlaşılması için, (Peygamber efendimizin emirleri) denmiştir. Peygamber efendimizin buradaki emirlerinin içinde farz yoktur.
Kitab ve sünnet tabirindeki sünnetin içinde farz, haram ve diğer hükümler vardır. Farz ve sünnet tabirinin içinde yalnız sünnet vardır, farz olmaz. Bir örnek verelim:
(Namazın farzlarına ve sünnetlerine riayet edin) denilince, burada bildirilen sünnetlerin farz olmadığı açıktır.
3- Sünnet kelimesi yalnız olarak kullanınca, ahkâm-ı İslamiyye denilen dinimizin hükümleri anlaşılır. Bir örnek verelim:
Şeyh-ul-islam İbni Kemal Paşa, Şerh-ı hadis-i erbain kitabında, (Sünnetimi terk edene şefaatim haram oldu) hadis-i şerifini açıklarken, (Bu hadis-i şerifteki sünnet, İslamiyet demektir, çünkü büyük günah işleyen mümin şefaate kavuşur) buyuruyor. Bir hadis-i şerif de şu mealdedir:
(Ümmetimden büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Nesai]