Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Ey Âdem oğlu! Benim malım, benim malım dersin. O maldan senin olan, yiyerek yok etdiğin, giyerek eskitdiğin ve Allah için vererek, sonsuz yaşatdığındır).
[Sahih-i Müslim]
[Sahih-i Müslim]
Kâinatın Efendisi Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem"
MUHAMMED ALEYHİSSELÂMIN FAZÎLETLERİ
MUHAMMED ALEYHİSSELÂMIN FAZÎLETLERİ
Muhammed aleyhisselâmın fazîletlerini bildiren yüzlerce kitap vardır. Fazîlet, üstünlük demektir.
Üstünlüklerinden seksenaltı adedi aşağıda bildirilmiştir:
1-Mahlûklar içinde ilk olarak Muhammed aleyhisselâmın ruhu yaratılmıştır.
2-Allahü teâlâ, Onun ismini Arşa, Cennetlere ve yedi kat göklere yazmıştır.
3-Hindistânda yetişen bir gülün yapraklarında, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) yazılıdır.
4-Basra şehrine yakın bir nehrde tutulan balığın sağ tarafında Allah, sol tarafında Muhammed (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) yazılı görülmüştür. Bunlara benzeyen vak'alar çoktur. 1975 de Londrada basılmış olan (A History of Fishes) kitabının, ikiyüzüncü sayfasında, kuyruğunda Kur'an-ı kerim harfleri ile (Şânullah) yazılı balığın resmi mevcuttur. Verilen bilgide, kuyruğun diğer tarafında (Lâ ilâhe illallah) yazılı olduğu bildiriliyordu. Bunun misâlleri pek çoktur.
5-Muhammed aleyhisselâmın ismini söylemekten başka vazîfesi olmıyan melekler vardır.
6-Meleklerin Âdem aleyhisselâma karşı secde etmeleri emrolunması, alnında Muhammed aleyhisselâmın nûru bulunduğu için idi.
7-Âdem aleyhisselâm zamanında namaz için okunan ezanda, Muhammed aleyhisselâmın ismi de söylenirdi.
8-Allahü teâlâ bütün Peygamberlere emretti ki, Muhammed aleyhisselâm sizin zamanınızda Peygamber olursa, ona îman etmelerini ümmetlerinize de emrediniz!
9-Tevrâtta, İncîlde ve Zebûrda Muhammed aleyhisselâm ve dört halîfesi ve eshâbı ve ümmetinden bazıları, güzel sıfatlarla bildirilmiş ve medh olunmuşlardır. Allahü teâlâ, kendinin Mahmûd isminden Muhammed kelimesini çıkararak Habîbine ism koymuştur. Allahü teâlâ, kendi ismlerinden Raûf ve Rahîm ismlerini Habîbine de vermiştir. --devamı var- [Herkese Lazım Olan Îmân]
Üstünlüklerinden seksenaltı adedi aşağıda bildirilmiştir:
1-Mahlûklar içinde ilk olarak Muhammed aleyhisselâmın ruhu yaratılmıştır.
2-Allahü teâlâ, Onun ismini Arşa, Cennetlere ve yedi kat göklere yazmıştır.
3-Hindistânda yetişen bir gülün yapraklarında, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) yazılıdır.
4-Basra şehrine yakın bir nehrde tutulan balığın sağ tarafında Allah, sol tarafında Muhammed (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) yazılı görülmüştür. Bunlara benzeyen vak'alar çoktur. 1975 de Londrada basılmış olan (A History of Fishes) kitabının, ikiyüzüncü sayfasında, kuyruğunda Kur'an-ı kerim harfleri ile (Şânullah) yazılı balığın resmi mevcuttur. Verilen bilgide, kuyruğun diğer tarafında (Lâ ilâhe illallah) yazılı olduğu bildiriliyordu. Bunun misâlleri pek çoktur.
5-Muhammed aleyhisselâmın ismini söylemekten başka vazîfesi olmıyan melekler vardır.
6-Meleklerin Âdem aleyhisselâma karşı secde etmeleri emrolunması, alnında Muhammed aleyhisselâmın nûru bulunduğu için idi.
7-Âdem aleyhisselâm zamanında namaz için okunan ezanda, Muhammed aleyhisselâmın ismi de söylenirdi.
8-Allahü teâlâ bütün Peygamberlere emretti ki, Muhammed aleyhisselâm sizin zamanınızda Peygamber olursa, ona îman etmelerini ümmetlerinize de emrediniz!
9-Tevrâtta, İncîlde ve Zebûrda Muhammed aleyhisselâm ve dört halîfesi ve eshâbı ve ümmetinden bazıları, güzel sıfatlarla bildirilmiş ve medh olunmuşlardır. Allahü teâlâ, kendinin Mahmûd isminden Muhammed kelimesini çıkararak Habîbine ism koymuştur. Allahü teâlâ, kendi ismlerinden Raûf ve Rahîm ismlerini Habîbine de vermiştir. --devamı var- [Herkese Lazım Olan Îmân]
Huzur Damlaları...
İslam âlimleri buyuruyorlar ki: Yemek yemenin yedi mertebesi vardır.
İslam âlimleri buyuruyorlar ki: Yemek yemenin yedi mertebesi vardır.
Birincisi, yaşayacak kadar yemek;
ikincisi, farz namazı kılacak ve farz olan orucu tutacak kadar yemek. Bu iki mertebe yemek farzdır.
Üçüncüsü, nâfile olan namazı ve nafile orucu tutabilecek kadar yemek. Bu kadar yemek müstehabdır. İmâm-ı Gazâlî bu konuya dâir; "Akıl sâhiplerinin gâyesi Cennet'te Allahü teâlâya kavuşmaktır. Allahü teâlâya kavuşmak ise, ilim ve amel ile olur. Bunlara bedenin sıhhati ve selâmeti ile devâm edilebilir. Bedenin sıhhat ve selâmeti ise yiyeceklerden alınan gıdâlarla olur. Ancak gıdâlar ihtiyaç mikdârı alınmalıdır. Bu yüzden selef-i sâlihinden bâzı âlimler bedenin ihtiyacı olan gıdâyı almayı din işlerinden saymışlardır" buyurmuştur.
Dördüncüsü, çalışıp kazanmaya kuvvet sağlamak için yemek. Bu dînin beğendiği tokluktur.
Beşincisi, midenin üçte birini dolduracak kadar yemek.
Altıncısı, midenin üçte birinden fazlasına doldurulan yemek olup, mekruhtur. Çok yiyince insanda ağırlık ve uyku meydana gelir. Lokman Hakîm buyurdu ki: "Mîde dolunca insanın düşüncesi, zekâsı uyur, durur. Öyle kimseden hikmet çıkmaz. Âzâları ibâdete karşı tenbel olur. İnsanların ekserisi bu hâl üzeredir.
Yedincisi, zarar verecek derecede çok yemek aşırı doymak. Resûlullah efendimiz "âleyhisselâm" buyurdu ki: "Her hastalığın aslı çok yemek yemedir." Bu haramdır...
ikincisi, farz namazı kılacak ve farz olan orucu tutacak kadar yemek. Bu iki mertebe yemek farzdır.
Üçüncüsü, nâfile olan namazı ve nafile orucu tutabilecek kadar yemek. Bu kadar yemek müstehabdır. İmâm-ı Gazâlî bu konuya dâir; "Akıl sâhiplerinin gâyesi Cennet'te Allahü teâlâya kavuşmaktır. Allahü teâlâya kavuşmak ise, ilim ve amel ile olur. Bunlara bedenin sıhhati ve selâmeti ile devâm edilebilir. Bedenin sıhhat ve selâmeti ise yiyeceklerden alınan gıdâlarla olur. Ancak gıdâlar ihtiyaç mikdârı alınmalıdır. Bu yüzden selef-i sâlihinden bâzı âlimler bedenin ihtiyacı olan gıdâyı almayı din işlerinden saymışlardır" buyurmuştur.
Dördüncüsü, çalışıp kazanmaya kuvvet sağlamak için yemek. Bu dînin beğendiği tokluktur.
Beşincisi, midenin üçte birini dolduracak kadar yemek.
Altıncısı, midenin üçte birinden fazlasına doldurulan yemek olup, mekruhtur. Çok yiyince insanda ağırlık ve uyku meydana gelir. Lokman Hakîm buyurdu ki: "Mîde dolunca insanın düşüncesi, zekâsı uyur, durur. Öyle kimseden hikmet çıkmaz. Âzâları ibâdete karşı tenbel olur. İnsanların ekserisi bu hâl üzeredir.
Yedincisi, zarar verecek derecede çok yemek aşırı doymak. Resûlullah efendimiz "âleyhisselâm" buyurdu ki: "Her hastalığın aslı çok yemek yemedir." Bu haramdır...
Hikmetler...
RAMAZAN-I ŞERİFE HÜRMET
RAMAZAN-I ŞERİFE HÜRMET
İçinde bulunduğumuz mübârek Ramazan ayına hürmet etmek lâzımdır. Hürmet etmek için de, Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmeli, yasaklarından kaçmalıdır. Oruç tutup da, gıybet eden, yalan söyleyen, kalb kıran, haramlardan kaçmayan kimse, Ramazan ayına hürmet etmiş olmaz.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
"Dikkatli olun! Ramazan ayındaki sevap ve günahlar katlarıyle yazılır. Ramazanda çok namaz kılınız! Çok Kur'ân-ı kerîm okuyunuz! Çünkü Ramazan ayında okunan Kur'ân-ı kerîmin her harfi için, cenâb-ı Hak, Cennet bahçelerinden bir bahçe ihsân eder."
"Eğer kullar, Ramazan-ı şerîf ayındaki fazîlet ve ihsânları bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını isterlerdi. Çünkü bunda çok sevap vardır." [Türkiye Takvimi]
İftâr topu aksedince İhsâniye'den,
Seslendi ezânlarım, Süleymâniye'den,
Altında ve üstünde yanıp bin kandil,
Nûr indi civâra, Nûruosmaniye'den.
İftâr topu aksedince İhsâniye'den,
Seslendi ezânlarım, Süleymâniye'den,
Altında ve üstünde yanıp bin kandil,
Nûr indi civâra, Nûruosmaniye'den.
Fıkıh Bilgileri...
Oruc kazâsı:
Arka arkaya olduğu gibi, ayrı ayrı günlerde de, bir gün için, bir gün oruc tutmakdır. Aralıklı tutarken, araya başka Ramazân gelirse, önce Ramazânı tutar. İhtiyâr olup, ölünciye kadar Ramazân orucunu veyâ kazâya kalmış oruclarını tutamıyacak kimse ve iyi olmasından ümîd kesilen hasta, gizli yimelidir. Zengin ise, hergün için bir fıtra, ya'nî beşyüzyirmi dirhem [binyediyüzelli gram] buğday veyâ un veyâ kıymeti kadar altın veyâ gümüş para, bir veyâ birkaç fakîre verir. Ramazânın başında veyâ sonunda toptan hepsi bir fakîre de verilebilir. Fidye verdikden sonra kuvvetlenirse, Ramazân oruclarını ve kazâ oruclarını tutar. Fidye vermeden ölürse, iskât yapılması için vasıyet eder. Fakîr ise, fidye vermez. Düâ eder. Böyle ihtiyâr ve hasta, sıcak veyâ soğuk mevsimde tutamıyorsa, uygun gelen mevsimde kazâ eder. Oruc tutunca, namâzı ayakda kılamıyan kimse, oruc tutar ve namâzı oturarak kılar. Ramazân günü, orucu bozarsa, çocuk bâlig olursa, kâfir müslümân olursa, misâfir şehrine gelirse, kadın temiz olursa, akşama kadar oruclu gibi, sakınmaları lâzımdır. Misâfir [seferî olan] ve kadın, o günü, sonra kazâ eder. [Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye]
Oruc kazâsı:
Arka arkaya olduğu gibi, ayrı ayrı günlerde de, bir gün için, bir gün oruc tutmakdır. Aralıklı tutarken, araya başka Ramazân gelirse, önce Ramazânı tutar. İhtiyâr olup, ölünciye kadar Ramazân orucunu veyâ kazâya kalmış oruclarını tutamıyacak kimse ve iyi olmasından ümîd kesilen hasta, gizli yimelidir. Zengin ise, hergün için bir fıtra, ya'nî beşyüzyirmi dirhem [binyediyüzelli gram] buğday veyâ un veyâ kıymeti kadar altın veyâ gümüş para, bir veyâ birkaç fakîre verir. Ramazânın başında veyâ sonunda toptan hepsi bir fakîre de verilebilir. Fidye verdikden sonra kuvvetlenirse, Ramazân oruclarını ve kazâ oruclarını tutar. Fidye vermeden ölürse, iskât yapılması için vasıyet eder. Fakîr ise, fidye vermez. Düâ eder. Böyle ihtiyâr ve hasta, sıcak veyâ soğuk mevsimde tutamıyorsa, uygun gelen mevsimde kazâ eder. Oruc tutunca, namâzı ayakda kılamıyan kimse, oruc tutar ve namâzı oturarak kılar. Ramazân günü, orucu bozarsa, çocuk bâlig olursa, kâfir müslümân olursa, misâfir şehrine gelirse, kadın temiz olursa, akşama kadar oruclu gibi, sakınmaları lâzımdır. Misâfir [seferî olan] ve kadın, o günü, sonra kazâ eder. [Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye]
İstanbul için İmsak ve İftar vakitleri...
(16 Ramazân 1430 - 5 Eylül 2009 Cumartesi)
İmsak: 04.41 İftar: 19.40
Not: İmsak vakti, oruca başlama zamanıdır. Sabah namazı imsaktan 15 dakika sonra kılınabilir. Diğer şehirler ve ülkeler için: www.turktakvim.com www.namazvakti.com
İmsak: 04.41 İftar: 19.40
Not: İmsak vakti, oruca başlama zamanıdır. Sabah namazı imsaktan 15 dakika sonra kılınabilir. Diğer şehirler ve ülkeler için: www.turktakvim.com www.namazvakti.com